Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu (TCK. m. 134)
Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu (TCK. m. 134)
Türk Ceza Kanununun 134. Maddesi özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu ve bu suça ilişkin yaptırımı düzenlemiştir.
Özel hayatın gizliliğini ihlal Madde 134- (1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır. (2) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur. |
Türk Ceza Kanununun 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğinin ihlali suçu Anayasanın 20. Maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliği hususunu korumaktadır. Anayasanın 20. Maddesine göre; “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kâğıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz.”
Anayasa söz konusu madde ile kişilerin özel hayatlarını anayasal koruma altına almış, Türk Ceza Kanununun 134. Maddesi ise bu düzenlemenin ihlalini yaptırıma bağlamıştır. Yani söz konusu madde özel hayata saygı ve özel hayatın gizliliğini korumaktadır.
I. Suçun Unsurları
1. Maddi Unsurlar
1. Fiil
Türk Ceza Kanununun 134. Maddesinde iki ayrı fiil yaptırım altına alınmıştır. Bunlar özel hayatın genel olarak ihlali ve özel hayatın gizliliğinin ifşa yolu ile ihlalidir.
- Özel hayatın gizliliğinin genel olarak ihlali:
Özel hayatın gizliliğinin ihlali kavramından anlaşılması gereken üçüncü kişilerin bilgisi dışındaki, kişinin kendi özel hayatına ilişkin bilgilerin başka kimselerce öğrenilmesidir.
134. maddenin birinci fıkrasına bakıldığında suç konusu fiil hakkında herhangi bir sınır çizilmediği ve suçun bu nedenle kapsamının geniş olduğu anlaşılmaktadır. Genel nitelikli bir madde olduğundan torba suç gibi düşünülüp diğer özel hayata karşı suçların mevcut olmadığı durumlarda bu suç tipinin oluşabileceği göz önüne alınmalıdır. Bu fiil sonucu mağdurun özel hayatının ihlali neticesinin oluşması aranmaktadır.
Madde metni incelendiğinde suçun oluşumu bakımından spesifik fiiller sayılmadığı ve bu nedenle mağdurun özel hayatını ihlal eden her davranışın söz konusu suçu oluşturabileceği anlaşılmalıdır. Fiiller açıkça sayılmadığından inceleme konusu suç serbest hareketli bir suç niteliğindedir.
Her ne kadar madde özel hayatın gizliliğini ihlal eden her fiili suç saymaya elverişli ise de sonsuz bir serbestlik söz konusu değildir. Bu suçun oluşabilmesi için kişinin hareketinin belli bir yoğunluğa ulaşması gereklidir. Yani kişiler herhangi bir çaba bulunmaksızın bazı kişilerin özel hayatlarına dahil olabiliyorsa bu durumda suçun oluştuğundan söz edilemeyecektir.
Özel hayatın gizliliğinin ihlaline ilişkin eylem çıplak gözle, herhangi bir alet kullanılmadan yapılan izleme ve dinlemeleri de kapsamaktadır. Örneğin, cinsel ilişkiye giren kişilerin çıkardıkları sesleri çıplak kulakla dinlemek bu suç kapsamında sayılmaktadır. Bu durumda çıplak kulakla yapılan dinlemelerde konuşulanların anlaşılmasına gerek yoktur.
Kişinin kamusal alanı da bu suçun koruması kapsamında bulunabilmektedir. Kişinin kamusal alanda bulunurken fotoğrafının çekilmesi özel hayatın gizliliğini ihlal edebilir.
T.C. YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ E. 2011/7345, K. 2012/8936, T. 3.4.2012 Dosya içeriğine göre; katılan mağdurenin plajda şezlonga uzanarak güneşlendiği sırada, rızası olmadan, sanık Ö.E. tarafından fotoğrafının çekilip; imtiyaz sahibi, yayıncısı ve kapak sorumlusunun sanık İ.H. olduğu İ… L… isimli derginin Temmuz 2005 sayısının ön kapağında, bilgisi ve izni olmadan yayınlandığı olayda, özel hayat kavramının; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içermesi karşısında, kamuya açık alanda bulunulduğunda dahi, “kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik” prensibinin geçerli olduğu ve kamuya açık alana çıkan her kişinin, bu alandaki her görüntü veya sesinin kaydedilip, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına rıza gösterdiğinin kabulünün mümkün bulunmadığı nazara alınmadan; plajda mayolu olmakla, bir dergi kapağında mayolu fotoğrafın yayınlanmasının aynı kapsamda değerlendirilemeyeceği ve olayda kamu yararı da bulunmadığı gözetilmeden, “plajın kamuya açık alan olup, gizli alan olmadığı” şeklindeki, özel hayatı salt mekana indirgeyen ve yasal olmayan gerekçe ile sanıkların beraatlerine karar verilmesi, |
Günümüzde oldukça yaygın olarak söz konusu olan başkasının fotoğrafları ile sosyal medya açılması durumunda da bu suç meydana gelecektir. Ancak suçun oluşması için kişinin sosyal medya hesabında paylaşılan fotoğraflarının özel hayat kapsamında kalan fotoğraflar olması gerekmektedir.
T.C. YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ E. 2020/851, K. 2021/220, T. 13.1.2021 İncelenen dosyada, sanık hakkında 03.08.2011 tarihinde işlenen kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması ile şantaj suçlarından kurulan 03.10.2012 tarihli mahkumiyet hükümlerinin, sanığın ve katılan vekilinin istemlerine dayalı olarak yapılan temyiz incelemesi sonunda, Dairemizin 14.10.2015 tarihli ve 2015/2303 esas, 2015/15380 karar sayılı bozma ilamı ile “… 1- Sanığın, katılanla yaptığı yüz yüze konuşmaları kaydetme eyleminin TCK’nın /133/1. maddesindeki suçu değil, aynı Kanunun 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilebileceği; taraf beyanlarından ve dosya kapsamından, sanık ve katılan arasındaki konuşma içeriğinin aleni olmayan ortamda katılanın başkalarının duymasını ve bilmesini istemeyeceği zannıyla hareket ederek kendi özel yaşamına ait “yabancı uyruklu kadın bul, alem yapalım” şeklindeki beyanların özel hayatın gizliği kapsamında değerlendirilebileceği dikkate alındığında, sanığın, katılanın özel hayatına ait konuşmalarını kaydetmesi eyleminin TCK’nın 134/1-2. cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşturduğu gözetilerek bu suçtan mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken, suçun vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması, |
- Kişilerin Özel Yaşamına İlişkin Görüntü ve Seslerin İfşa Edilmesi
Türk Ceza Kanununun 134. Maddesinin 2. Fıkrasında;“görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse” nin fiili de yaptırım altına alınmıştır. Suçun konusu ve gerçekleştirilecek fiil ilk fıkrada düzenlenen unsurlardan farklı olduğunda ikinci fıkra suçun ağırlaştırıcı nedeni olmayıp bağımsız bir suç niteliğindedir.
Söz konusu suçun fiil unsuru ifşa etmek olup; ifşa kavramı bir şeyi açığa çıkarmak, yaymak anlamlarını taşımaktadır. Yani ses veya görüntüleri bu bilgileri öğrenmeye yetkili bulunmayan kişilere yaymak bu suçun oluşmasına sebebiyet verecektir
Görüntü veya seslerin bir kısmının açıklanması da ifşayı oluşturur. Görüntü veya sesin tamamının ifşası gerekmez.
İfşa tam olarak aleniyet anlamına gelmemekte olup ses ve görüntülerin sayısız kişiye açıklanması suçun oluşumu bakımından aranmamaktadır. Bir kişiye dahi görüntü ve seslerin gönderilmesi söz konusu suçun oluşmasına sebebiyet verecektir.
İfşa edilen görüntü veya seslerin elde edilişinin hukuka uygun veya aykırı olmasının önemi bulunmamaktadır. Ayrıca görüntü veya ses kaydı mağdur tarafından oluşturulsa bile kaydın hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi halinde söz konusu suç oluşur.
Fail tarafından ifşanın yarar sağlamak amacıyla yapılıp yapılmadığının suçun oluşması bakımından önemi bulunmamaktadır. Ancak failin çıkar sağlama saiki taşıması cezanın belirlenmesinde rol oynayabilir.
Bu fiil bakımından günlük hayatta en çok karşılaşılan durum failin eski sevgilisi ile yaşadığı özel durumlara ilişkin görüntü ve ses kayıtlarını ifşa ederek söz konusu suçu oluşturmasıdır.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ 2017/3302 E., 2018/1900 K. , 21.02.2018 T. Sanığın, yaklaşık 5 yıldır gönül ilişkisi yaşadığı katılan … ile yaptığı telefon konuşmasını kaydederek, rıza olmaksızın katılan …’nin eşine kargo ile göndermek suretiyle ifşa ettiği olayda, Sanığın, tarafı olduğu haberleşme içeriklerini, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan aleni bir ortamda ifşa etmemesinden dolayı TCK’nın 132. maddesinin 3. fıkrasında tanımlanan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun yasal unsurlarının somut olayda gerçekleşmemesi nedeniyle sanıkla aralarındaki ilişkinin varlığını ve boyutunu kendisinde saklı tutan katılanın özel yaşam alanı kapsamındaki konuşmalarını içeren ses kaydını katılanın kocasına gönderen sanığın eyleminin TCK’nın 134. maddesinin 2. fıkrasındaki görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek, sanık hakkında TCK’nın 132. maddesinin 3. fıkrasında tanımlanan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan dolayı mahkumiyet hükmü kurulması.. |
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ 2018/414 E. , 2018/5571 K., 16.05.2018 T. Sanığın, katılanla beraber oldukları dönemde, katılanın bilgisi dahilinde çekilmiş fotoğraflarını rızası dışında facebookta yayınlaması şeklinde sübutu kabul edilen eyleminin, sanıkla aralarındaki ilişkinin varlığını ve boyutunu kendisinde saklı tutan katılanın özel yaşam alanı kapsamındaki fotoğraflarını, onun rızası dışında başkalarına ifşa eden sanık hakkında, TCK’nın 134/2. maddesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğuna ilişkin yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. |
2. Netice
134. maddenin 1. fıkrasının birinci cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğinin genel olarak ihlali bakımından kişinin özel hayatının gizliliğinin ihlal edilmesi netice olarak öngörülmüştür. Yani özel hayatın gizliliğini ihlal eden hareketin gerçekleştirilmesiyle suç tamamlanacak olup söz konusu cümle sırf hareket suçu olarak nitelendirilecektir.
Aynı fıkranın 2. cümlesinde özel hayatın gizliliğinin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlali suçu düzenlenmiş olup aynı birinci cümle gibi bu cümle de hareket suçudur. Görüntü veya seslerin cihaz vasıtasıyla kayda alınması anında netice gerçekleşir.
134. maddenin 2. fıkrasında düzenlenen suçta ise ifşanın gerçekleşmesi aranmıştır. Bu sebeple, ifşa fiilinin meydana gelmesiyle suç için gerekli netice oluşmuş olur.
3. Fail
Madde metninde herhangi bir sınırlama getirilmediğinden özel hayatın gizliliğini ihlali suçunun faili herkes olabilmektedir. Yani suç özgü suç niteliğinde değildir.
Failin herkes olabilmesinin yanı sıra kişinin kamu görevlisi olup görevinden faydalanıp bu suçu işlemesi ve belli meslek veya sanatın sağladığı yetki kötüye kullanılarak suçun işlenmesi ayrıca nitelikli hal olarak düzenlenmiştir.
Kişi kendisine karşı işlenen bir suçu kameraya veya ses kaydına alırsa bu durumda suçun faili olmayacaktır.
4. Mağdur
Madde metninde özel bir düzenleme olmadığından herkes özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun mağduru olabilmektedir. Yani insan olan herkes suçun mağduru olabilmektedir.
Kamuya mal olmuş kişilerin de özel hayatlarının korunması gerekmektedir ancak hukuka uygunluk sebepleri yönünden bu kişilerde diğer kişilerden farklı bir değerlendirme yapılmaktadır.
5. Suçun Konusu
Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunda suçun konusu gizliliği ihlal edilen özel hayattır. Özel hayatın gizliliği kavramının tanımına Türk Ceza Kanunu ve Anayasada yer verilmediğinden özel hayat kavramı oldukça geniş ve belirsiz bir alandır.
Yani özel hayatın gizliliğinin ihlali suçunun konusu ihlal fiillerinin gerçekleşeceği hayat alanlarıdır. Söz konusu maddesinin gerekçesi de dikkate alındığında özel hayat alanı üçüncü kişiler tarafından görülmesi mümkün olmayan olayların yaşandığı alanlar olarak tanımlanabilir. Kişinin adı, kimlik ve kan bilgileri, tıbbi verileri vs. kişinin özel hayatı kapsamında değerlendirilmektedir.
İnceleme konusu maddenin 2. fıkrasında düzenlenen ses ve görüntülerin ifşası suçunun konusunu kaydedilen ses ve görüntü kayıtları oluşturur. Ayrıca bu suçun sadece yaşayan kişiler için geçerli olduğu ve ancak bu kişilerin özel hayatının gizliliğinin ihlal edileceğine de dikkat edilmelidir.
6. Suçun Nitelikli Halleri
Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun bakımından Türk Ceza Kanununun 137. maddesinde nitelikli haller düzenlenmektedir.
Nitelikli haller Madde 137- (1) Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların; a) Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle, b) Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle, İşlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. |
- Suçun Kamu Görevlisi Tarafından İşlenmesi
Türk Ceza Kanununun 137. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde suçun kamu görevlisi tarafından görevinin verdiği yetkinin kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde cezanın yarı oranında artırılacağı düzenlenmiştir.
Türk Ceza Kanununun 6. maddesinde kamu görevlisi; “kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi” şeklinde tanımlanmıştır. Bu nitelikli halin oluşması için suçun failinin kamu görevlisi olması yeterli görülmemiş olup failin kamu görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanarak bu suçu işlemesi gerekir.
Ayrıca failin kamu görevinin suç işlendiği anda devam ediyor olması aranmamakta olup görevin verdiği yetkinin kötüye kullanılması şartıyla suçun işlenmesi de bu kapsamda değerlendirilmelidir.
- Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle İşlenmesi
Kanunun 137. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine göre suçun belirli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde verilecek cezanın yarı oranında artırılacağı belirtilmiştir
Bu nitelikli hal bakımından da bir meslek veya sanat sahibi olmak tek başına yeterli olmayıp özel hayatın gizliliğinin bu meslek veya sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle ihlal edilmesi gerekmektedir.
2. Manevi Unsur
Kanunda bu suç tipinin taksirle işlenen hali açıkça düzenlenmediğinden söz konusu suç ancak kasten işlenebilmektedir. Özel hayatın gizliliğinin genel ihlali bakımından fail yapacağı hareketin başkasının özel hayatının gizliliğini ihlal edeceğini bilmeli ve yine de sonucu istemelidir.
134. maddenin 1. fıkrasının 2. cümlesinde ise kayda alma hareketini ve ifşaya yönelik hareketleri bilmelidir.
Söz konusu suçta özel olarak saik aranmadığından failin özel hayatın gizliliğini ihlal eden davranışı ne amaçla gerçekleştirdiğinin suçun oluşumu bakımından önemi bulunmamaktadır.
134. maddenin ikinci fıkrasında ise “hukuka aykırı olarak” ibaresine yer verilmiş olup 2. fıkradaki suçun oluşumu için failin kastına hukuka aykırılık unsurunun da dahil olması aranmaktadır.
3. Hukuka Aykırılık Unsuru
Özel hayatın gizliliği suçunda hukuka aykırılık unsuru bakımından mağdurun rızası, hakkın kullanılması ve kanunun emrinin yerine getirilmesi söz konusu olabilmektedir.
Bu suç bakımından incelenmesi gereken hukuka uygunluk nedeni ise mağdurun rızasıdır. Türk Ceza Kanununun 26. maddesinin 2. fıkrasına göre; “Kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez.” Kişiler, özel hayatları üzerinde özgürce tasarrufta bulunma hakkına sahiptirler. Yani insanlar özel hayatlarını kamuya açabilirler. Bu durumda ise suç oluşmayacaktır.
II. Suçun Özel Görünüş Biçimleri
1. Teşebbüs
Türk Ceza Kanununun 35. maddesine göre teşebbüs; “Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.” olarak düzenlenmiştir.
Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu özel hayatın gizliliğini ihlal eden davranışların işlenmesi ile tamamlanır ve sırf hareket suçu niteliğindedir. Yani ancak icra hareketlerinin bölünebilir olması durumunda teşebbüs söz konusu olabilecektir. Ancak doktrinde bu fıkra bakımından icra hareketleri bölünemediğinden teşebbüsün mümkün olmadığı belirtilmektedir.
134. maddenin 1. fıkrasının 2. cümlesi bakımından ise fail, görüntü almak amacıyla kamerayı yerleştirmiş ve hazırlık işlemlerini gerçekleştirmiş ancak görüntüyü kaydedemeden yakalanmışsa fiil teşebbüs aşamasında kalmış olur.
Maddenin 2. fıkrasında düzenlenen ifşa bakımından da teşebbüs mümkündür. Örneğin failin mağdurun özel hayatının gizliliğini ihlal eder nitelikte içeriğe sahip CDyi üçüncü bir kişiye gönderirken kargoda CDnin kırılması halinde failin fiili teşebbüs aşamasında kalmış olacaktır.
2. İştirak
Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu iştirak bakımından bir özellik arz etmemekte olup iştirak bakımından genel hükümlerin uygulanması gerekmektedir. Bu nedenle faillik, azmettirme ve yardım etmenin bu suç bakımından gündeme gelmesi mümkündür.
3. İçtima
Aynı mağdura karşı, aynı suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kez özel hayatın gizliliğinin ihlali suçunun işlenmesi durumunda ve tek hareketle birden fazla kişinin özel hayatının gizliliğini ihlal durumu söz konusuysa zincirleme suç hükümleri uygulama alanı bulacaktır.
Özel hayata ilişkin ses ve görüntünün ifşa edilmesi ile kişinin şeref ve saygınlığı da rencide ediliyorsa tek fiil ile hem hakaret hem de özel hayatın gizliliğinin ihlali suçları işlenmiş olacaktır.
III. Muhakeme ve Yaptırım
Türk Ceza Kanununun 139. maddesi; “Kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve verileri yok etmeme hariç, bu bölümde yer alan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır” düzenlemesine yer vermiştir. Yani söz konusu suçun düzenlendiği kanunun 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğinin ihlali suçu bakımından şikayet aranmaktadır.
Kanunun 134. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesindeki suç bakımından 1 yıldan 3 yıla kadar; 134. maddenin 1. fıkrasının 2. cümlesindeki suç bakımından suçun temel hali üzerinden verilecek ceza bir kat artırılarak hesaplanacaktır. Maddenin 2. fıkrasında düzenlenen ifşa fiili bakımından ise 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.
Kanunun 137. maddesinde düzenlenen suçun nitelikli halleri olan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun failin kamu görevini veya mesleğini söz konusu suçu işlemek için kullanması durumunda verilecek ceza yarı oranda artırılmaktadır.
Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun 11. maddesi gereği söz konusu suça ilişkin cezanın üst sınırı dikkate alındığında yargılama yapmakla görevli mahkemenin Asliye Ceza Mahkemeleri olduğu anlaşılmaktadır.
Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Ezgi YÜCEL