Muhalefet Hakkı
Muhalefet; herkesin ayrı bir yol tutması ve görüş ayrılığı anlamına gelir. Bir görüş, tutum ya da davranışa karşı olmaktır. Fikri karşı oluştan etkili kitlesel eylemlere kadar geniş bir kavramdır. Bu duruş ve tutumu benimseyen kişilere muhalif denir.
Muhalefet mutlaka siyasal nedenlerle hareket etmez, siyasal bir sonuç elde etmesi de gerekli değildir. Bireysel, siyasal nitelik taşımayan, kişisel nedenlerle de hareket edebilir.
Muhalefet kendisine karşı çıkılan bir iktidar odağının (iktidar partisi, hükümet veya sistem) varlığını zorunlu kılar. Muhalefet her durumda bir karşı tarafa gereksinim duyar.
Siyasal Muhalefet
- Farklı gerekçelerle iktidarın karşısında konumlanır ve onu etkilemek, sınırlamak, engellemek, değiştirmek ve onun yerine geçmek gibi amaçlarla siyasal alanda gerçekleşir.
- Örgütlü – örgütsüz, bireysel – kitlesel, sürekli – geçici olabilir.
- Siyasal partiler dışında çeşitli topluluklar hatta bireyler eliyle yürütülen faaliyetleri de içerir.
- Siyasal muhalefet, muhalefetin özel bir görünümüdür, genel muhalefetin siyasal içeriğe bürünmüş şeklidir, genel muhalefet kavramının siyasal perspektif içinde ele alınmasından ibarettir.
- Siyasal muhalefet, yalnızca hükümet faaliyetlerinin eleştirisine indirgenemez.
Muhalefet Kavramı
Belli bir toplumsal formasyonda, herhangi bir zaman sürecinde, siyasal rejime ve sosyo-ekonomik düzene veya bunlardan yalnızca birine ya da sadece siyasal iktidarı elinde bulunduranlara ve/veya bunların faaliyetlerine karşı olmayı, bunları karşılığında alternatif bir program ya da öneri sunarak veya sunmayarak yasal sınırlar içinde veya yasal olmayan yollara başvurarak eleştirmeyi ve bu arada istenilen amaç doğrultusunda etki ve sonuçlar yaratmayı içeren bir olgu, bir davranıştır.
Muhalefet Kavramının Bileşenleri ve Temel Nitelikleri
Siyasal muhalefet, politika ve siyasal iktidarın olduğu her toplumsal ortamda ortaya çıkabilir.
Siyasal muhalefet, bir siyasal karşı duruş sergiler.
Siyasal muhalefetin karşı duruşu çeşitlilik gösterebilir.
Siyasal muhalefet, homojen değildir, heterojen yapıdadır. Muhalefette olanların tek ortak noktası, iktidar ile uyuşmazlık içinde olmalarıdır, bu kendi aralarında yekvücut olmalarına yeterli değildir. Dolayısıyla iktidarın bütüncül görünüme sahip olmasına karşın siyasal muhalefet çoğunlukla parçalı yapıdadır.
Siyasal muhalefetin çoğunluk karşısında azınlık olduğu söylenemez.
Siyasal muhalefet alternatifler sunabilir veya sunmayabilir. Yapıcı olan veya olmayan yöntem ve tepkiler geliştirebilir.
Muhalefet yasal sınırlar içinde konumlanabileceği gibi yasal sınırlar dışına da çıkabilir.
Siyasal muhalefet, eylem ve eleştirileri ile iktidarı etkilemeyi ya da birtakım sonuçları hedefler. Muhalefet hakkı açısından önemli olan; muhalefetin öngördüğü amaçlara ulaşabilmesi değil, eylemlerini gerçekleştirmesine olanak sağlanmış olmasıdır.
Siyasetçi niteliği taşımadan da siyasal konularda açıklama ve eleştiri yapılması siyasal iktidarın katlanması gereken bir özgürlük konusudur, bu yapılırken siyasal amaç olup olmamasının bir farkı yoktur. Yani siyasal iktidara karşı eleştiri yapabilme sadece siyasetçilere ait bir yetki değildir, bu yetki tüm yurttaşlara aittir.
Muhalefet hakkı kişilerin bireysel ya da toplu, örgütlü ya da örgütsüz olarak meşru yollarla muhalefet edebilmeleri hakkına denir.
Muhalefet Etmek Bir Hak Mıdır?
Muhalefet; sisteme, iktidara, onların faaliyetlerine yönelik yasal veya yasadışı her türlü karşı duruşu kapsayan bir içeriğe sahiptir. Bunun için:
- Muhalefetin yöneltildiği bu çeşitliliğin, onun bir hak olarak görülmesine etkisinin ne olduğu,
- Muhalefet yapacakların her türlü yöntemi benimsemelerinin mümkün olup olmadığı,
- Muhalefet hakkının öznelerinin kimler olduğu konuları açıklığa kavuşturulmalıdır.
Sonuç olarak, muhalefet, ilişkili olduğu hak ve özgürlüklerin sınırları içinde kalmak ve meşru yol ve yöntemlere başvurmak koşuluyla gerçek ve tüzel kişilerle kişi grupları için bir hak kabul edilmelidir.
Muhalefet Hakkının Nasıl Düzenlenecektir?
Muhalefet hakkının nasıl düzenleneceği sorununa ilişkin iki yaklaşım vardır:
- Muhalefet hakkının tek ve bağımsız bir hak olarak hukuk metinlerinde yer almasıdır.
- Açıkça düzenlenmemekle birlikte, zaten iç içe olduğu diğer hak ve özgürlüklerin tanınması ile muhalefet hakkının da korunmuş olacağı kabul edilmektedir.
Temel hak ve özgürlüklerin korunduğu durumlarda, muhalefet hakkının açıkça “muhalefet hakkı” adı altında düzenlenmemesi uygulamada büyük sorunlar doğurmayabilir. Ancak demokratik siyasal kültürün tam yerleşmediği toplumlarda muhalefet hakkının açıkça düzenlenmesi gereklidir.
Muhalefet Hakkının Olası İşlevleri
Muhalefet hakkı, siyasal parti çatısı altında yapılan bir siyasal muhalefete indirgenememesi ve diğer hak ve özgürlüklerin bir kısmıyla da ilişkisi nedeniyle, ancak gerçek anlamda güvence altına alınabildiği takdirde birden fazla işlevi yerine getirebilme potansiyeline sahiptir.
Muhalefet hakkı sağlıklı, çoğulcu, özgürlükçü ve hoşgörüye açık bir siyasal sistemin ortaya çıkmasına ve sürdürülebilmesine doğrudan etki edebilecek bir haktır.
Ayrıca muhalefete var olma ve kendini ifade etme olanağının etkili biçimde tanınması, ilişkili diğer hak ve özgürlüklerin de güvencede olduğu bir sistemin ipuçlarını verdiği için önemlidir.
Siyasal Çoğunluğun Sağlanması
Muhalefet hakkı ile çoğulculuk arasında doğrudan bağlantı vardır.
Heywood’a göre çoğulculuk en geniş anlamıyla, birçok şeyin varlığına, farklılık veya çeşitliliğe duyulan adanma ihtiyacıdır. Betimleyici bir terim olarak çoğulculuk; siyasi çoğulculuk, ahlaki çoğulculuk veya değer çoğulculuğu, kültürel çoğulculuk vs. çağrıştırır.
Normatif bir terim olarak çoğulculuk; farklılığın sıhhatli ve arzulanabilir bir şey olduğunu ileri sürer.
Heywood’a göre çoğulculuk iktidarın seçkin ya da yönetici sınıf elinde yoğunlaşmadığını, geniş ölçüde toplumda orantılı olarak yayıldığı düşüncesi üzerine kuruludur.
Bir görüşe göre; çoğulculuğun kurumsal ve ideolojik iki yönü vardır. Kurumsal çoğulculuk devletin üç erkinin birbirinden ayrılmasını ifade eder. İdeolojik çoğulculuk dar anlamda siyasal partilerin çokluğunu geniş anlamda ise hak ve özgürlüklerle özellikle düşünce özgürlüğünün sağlanmış olmasını gerektirir.
Normatif çoğulculuk (siyaset felsefesinde geçerli); modern devletteki sosyal, kurumsal ve ideolojik çeşitliliği değerli bir yaklaşımdır. Buna göre, demokratik bir sistemde nispeten özerk, siyasi ve iktisadi örgütlerin çoğulluğunun sürdürülmesi gerekir.
Server Tanilli’ye göre çoğulculuk, siyasi liberalizmin özüdür. Batı demokrasilerinin başta gelen özelliği toplumda farklı düşüncelerin varlığı ile yaşama hakkını tanımış olmasıdır.
Siyasal çoğulculuk birey-toplum-devlet arasında olası gerilimleri ortadan kaldırabilecek araçlara sahiptir. Siyasal çoğulculuk önce bireyin özerkliğini güvence altına alır.
Çoğulculuğun siyasal iktidara yüklediği önemli bir yükümlülük tarafsızlıktır. Tarafsızlığın görünümü, gruplar arasında ayrımcılık yapılmaması biçiminde negatif bir edimdir.
Çoğulculuk, demokratik toplumun olmazsa olmaz koşullarından biridir.
Çoğulculuk için düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlükleri özel öneme sahiptir, bunlar devletin pozitif edimleridir.
Siyasal alanda çoğulculuğun sağlanmasının özel koşulu ise, muhalefetin varlığıdır. Siyasal muhalefet hakkı, parti sisteminin olmazsa olmaz önkoşuludur.
Siyasal iktidarın eylem, işlem ve politikalarını etkileyebilecek, hatta iktidarı değiştirebilecek potansiyele sahip en önemli örgütlü yapı muhalefette yer alan siyasi partilerdir.
Çoğulculuğu tamamlayan hoşgörü ve açık fikirliliktir.
Çoğulculuğun sağlanması ve sürdürülmesi yalnız devletin alacağı önlemlerle sağlanamaz, toplumun da çoğulcu siyasal kültüre sahip olması ve sahip çıkması bir zorunluluktur.
Çoğulculuk, azınlık haklarını güvence altına alan çoğulcu demokrasi ile doğrudan ilişki içerisindedir.
Siyasi iktidarın rekabet içindeki sayısız grup arasında dağıtılmış olması, iktidarın her grubun etkisine açık olması, grup liderlerinin üyelerine karşı sorumluluğunun olması çoğulcu demokrasi için zorunlu unsurlardır.
Siyasal Katılımın Artması
Siyasal katılma, yurttaşların devletin çeşitli kararlarını etkileme eylemleridir. Yönetilenlerin yönetimde söz sahibi olmalarıdır.
Sertori’nin göre kişinin kendi başına ve kendi hareketiyle, isteyerek katılmasıdır. Seferber olmanın karşıtıdır. Katılma, kendi kendine harekete geçmektir.
Seçimlerde oy kullanma, siyasal partilere üye olma ve bu faaliyetleri yürütme, dernek ve sendikalara üye olma, protesto eylemleri siyasal katılma niteliğindeki eylemlerdir.
Siyasi katılımın iradilik unsuru dışlanırsa, siyasi katılımın yalnızca demokrasiye özgü olmadığı sonucuna varılır.
Örneğin Antik Yunanda, (sistemin sağlıklı işlemesi için) sistem katılımı zorluyordu. Faşist ve komünist sistemlerde de (toplumsal meşruluğun sağlanması, öğretilerin bireylere benimsetilmesi için) katılım sağlanmaktadır. Örneklerdeki gibi iradilik unsurunu dışlayan ve ideolojik tekdüzelik taşıyan katılma biçimlerinin muhalefet unsurunu içermesi mümkün değildir.
Sonuç olarak; muhalefet hakkının tanınması ve güvence altına alınması siyasal katılımı artırır.
Siyasal İktidarın Sınırlandırılması ve Denetimi
Hukuksal dayanakların yanında, UA kamuoyunun, STK’ların, yerel halkın, meslek örgütlerinin vb. bireysel ya da kolektif kişi ya da grupların da iktidarı uygun araçlarla denetleyebilmeleri önemlidir.
Katılımcı mekanizmaların mutlaka öngörülmesi gerekir.
Leon Duguit’e göre devletin hukukla bağlanmak yoluyla sınırlandırılması yaşamsal önemdedir. Bu bir şekilde mutlaka yapılmalıdır. Üstün bir kural olmalıdır. Bu kural olmazsa, insanlar için güvenlik kalmaz, devlet yalnız kuvvet olur.
Katılımcılık, farklı görüşlerin ifade edilmesinin ve çoğunluğun kararlarının denetlenmesinin önünü açar. Bu denetim hukukla sınırlı yargısal denetim ile karşılaştırıldığında yerindelik denetimine de girişen ve böylece yargısal denetimin eksiğini kapatan bir işlev görür.
Özgürlüklerin ve özgürlükçü bir ortamın en önemli güvencesi, iktidarın sınırlılığıdır ve asıl olan iktidarın kendi kendine değil, dış odaklarca sınırlandırılmasıdır. İktidarın kendi kendisini sınırlandırmasının yeterli olduğu görüşü (Jhering, otolimitasyon kuramı) uzun zaman önce terk edilmiştir.
Günümüzdeki yöntemlerin ilki kuvvetler ayrılığıdır. İkinci yöntem iktidarı dışarıdan müdahalelerle dizginlemektir. Bu da hukuk ve hukuk devleti ilkesi mümkün olabilir.
İktidarın sınırlandırılması için muhalefet de mutlaka gereklidir. Haberleşme araçlarının iktidarın elinde toplanmasını engelleyecek kurallara işlerlik kazandırılması da çok önemlidir.
Muhalefet ve yargısal denetim arasındaki fark; yargısal denetim kendiliğinden harekete geçemeyen bir denetim biçimidir. Oysa muhalefetin kendiliğinden harekete geçme imkânı vardır.
Hak ve Özgürlüklerin Korunması
İnsan haklarının bütünlüğü, bölünmezliği ve karşılıklı bağımlılığı ilkeleri UA belgelerde dile getirilmektedir. Bu haklar arasında kategorik ayrımlar yapılmakta ve bir takım hukuki sonuçlar bağlanmaktadır. Bu sonuçlara göre, bazı haklar diğerlerine kıyasla öncelenmekte ve daha etkin koruma araçlarıyla korunmaktadır.
Liberal belgelerde klasik haklara, Afrika Şartı’nda dayanışma haklarına yapılan vurgu tercihler veya önceleme konusunda örnektir. Ancak, bu önceleme gayretlerine rağmen insan hakları karşılıklı bağımlılık ve etkileşim içindedir.
Karşılıklı Bağımlılığın Boyutları
Organik karşılıklı bağımlılık: Bir insan hakkı bir diğerinin parçasını oluşturur. Asıl ve türev hak birbirinden ayrılmaz. Burada asıl hakkın korunması türev hakkın da korunması sonucunu doğurur.
İlişkili karşılıklı bağımlılık: Haklar karşılıklı olarak birbirlerine bağlıdırlar, ama bunlar bağımsız haklardır.
Burada asıl hak korununca türev hak dolaylı olarak korunmuş olur. Bazı hak ve özgürlükler, kapsam itibariyle çok sayıda hak ve özgürlüklerle iç içe geçmiştir.
Örneğin yaşam hakkı, adeta diğer tüm hakların ön koşuludur. Sonuç olarak, her bir insan hakkı, doğrudan veya dolaylı olarak başka hak ve özgürlüklerin korunmasını etkilemektedir.
Bu açıklamalar muhalefet hakkı için de geçerlidir. Muhalefet hakkının tanınma ve korunma düzeyi, hak ve özgürlüklerin tümü üzerindeki güvence düzeyi ile doğrudan ve karşılıklı etkileşim içindedir.
Muhalefete İzin Verilmemesinin Sakıncaları
Çoğulculuğun yerini çoğunlukçuluk alır. Yalnız iktidar odaklarının ve yandaşlarının sesinin duyulduğu bir ortam doğar.
Sistem yozlaşır ve iktidar otoriterleşme eğilimi gösterir.
Siyasal iktidarın ve belki bütün sistemin bir meşruluk sorunu yaşama riski ortaya çıkar.
Demokrasi ve Muhalefet İlişkisi
Demokrasi, sağlıklı işleyebilmesi açısından, muhalefetin varlığına muhtaçtır. Demokrasilerde özgür ve sürekli muhalefet esastır. Metin’in ifadesiyle, İktidar gibi muhalefet de asli bir rol olarak görülür.
Demokrasinin başarılı şekilde işlemesi, hükümetin olduğu kadar muhalefetin de sorumluluğudur.
Muhalefet hakkının tanınması da demokrasi ile ilgilidir. Siyasal iktidarın muhalefetin varlığına saygı ve tahammül göstermesi demokrasinin varlık koşuludur.
Demokratik sistemleri demokratik olmayanlardan ayıran özellik muhalefetin varlığıdır.
Demokrasi belirli normları kapsayan bir bütüncül sistemdir. Bu normların çekirdeği ya da özü; özgür tartışma ve bilinçli seçimdir.
Demokratik sistemin temel ilkesi, azınlıkların erklerin kullanımında orantılı bir paya sahip olmalarını da içeren temel insan haklarının güvenceye alınmasıdır.
Yerleşik Liberal Demokraside Bulunması Gereken Unsurlar
Yerleşik liberal demokraside bulunması gereken unsurlar şunlardır:
- Demokratik seçim rejimi
- Siyasal katılım hakları
- Medeni haklar
- Yatay hesap verebilirlik
- Etkin bir iktidarın varlığı
Demokratik olmayan sistemler muhalefetin varlığına tahammül göstermezler.
Heywood’a göre, İtalyan faşizminde tüm gücü elinde toplayan totaliter devlet anlayışı, Alman Nazizm’inde ise ırk ve ırkçılık anlayışı ön plandadır.
Ekin Hukuk Bürosu olarak alanında uzman avukat kadromuzla dava ve işlemlerinizi takip edebilmemiz için bizimle iletişim kurabilirsiniz.
Av. Ahmet EKİN & Şevval Asude DOĞAN