Yetki Sözleşmesi (HMK m. 17)
Yetki sözleşmesi HMK m. 17’de düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre; “tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.”
Kesin olmayan yetki halinde yetki sözleşmesi yapılabilir. Kanun koyucu yetki sözleşmesinin yapılmasında hem kişi hem konu bakımından sınırlamalar getirmiştir:
Kişi Bakımından Sınırlamalar
Yetki sözleşmesinin yapılmasında kişi bakımından sınırlamalar aşağıda sayılmıştır:
- Tarafların her ikisi tacir olmalı ya da,
- Biri tacir biri kamu tüzel kişisi olmalı yahut,
- Her iki taraf da kamu tüzel kişisi olmalıdır.
- Tacirlerle tacir olmayanlar arasında yapılan yetki sözleşmeleri geçersizdir.
Konu Bakımından Sınırlamalar
Yetki sözleşmesinin yapılmasında konu bakımından sınırlamalar aşağıda sayılmıştır:
- Kesin yetki kuralı varsa
- Kesin yetki kuralı yok ama kamu düzenine ilişkin uyuşmazlık varsa taraflar yetki sözleşmesi yapamazlar.
Yetki Sözleşmesinin Niteliği ve Geçerlilik Koşulları
Yetki sözleşmesinin geçerlilik koşulları HMK m. 18 uyarınca; tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâllerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz. Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi şarttır.
- Yetki sözleşmesi bir usul hukuku sözleşmesidir.
- Mevcut sözleşmeye konulan yetki kaydı sonuçları itibariyle ayrı yapılmış yetki sözleşmesi gibidir.
- Asıl sözleşme, resmi şekilde yapılmadığı için geçersiz olsa bile yetki şartı yazılı olarak tespit edilmişse hukuken geçerlidir.
Esasa İlişkin Geçerlilik Koşulları
Uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişki tipinin kategorik olarak açıkça belirlenmiş olması gerekir.
Yetkisi kararlaştırılan yer mahkemesi belirli olmalıdır. Belirli olmak kaydıyla birden fazla yer mahkemesi de yetkili hale getirilebilir.
Şekle İlişkin Geçerlilik Koşulları
Yetki sözleşmesi yazılı şekilde yapılmak zorundadır. Adi yazılı şekil esas alınmıştır. Ancak noterde yapılmasına da engel yoktur.
Yetki sözleşmesinin ayrı bir sözleşme şeklinde yapılması şart değildir.
Yetki Sözleşmesinin Hükümleri
Yetki sözleşmesi hükümleri kapsamında olumlu ve olumsuz olmak üzere iki şekilde yapılabilmektedir.
Olumlu Yetki Sözleşmesi
Bir somut uyuşmazlık bağlamında genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesi kaydıyla kanunen yetkili olmayan bir yargı yeri yetkili hale getirilmesidir. Olumlu yetki sözleşmesi varsa yetki sözleşmesinde kararlaştırılan yer mahkemesinin yanı sıra genel yetkili mahkeme ile varsa diğer özel yetkili mahkemelerin yetkisi de devam etmektedir.
Olumsuz Yetki Sözleşmesi
Somut bir uyuşmazlık bağlamında genel ve varsa diğer özel yetkili mahkemelerin yetkisi kaldırılıp sadece öngörülen, kararlaştırılan yer mahkemesinin yetkili olmasıdır. Münhasır yetki sözleşmesi de denilmektedir.
HMK m. 17/2’de yapılan düzenlemeye göre taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen mahkemede açılır. Yani aksine bir düzenleme yoksa yapılan yetki sözleşmesi karine olarak olumsuz yetki sözleşmesi hükmündedir. Bunun anlamı şu: Somut olaya özgü kesin bir yetki kuralı yaratılmış olur.
Olumlu yetki sözleşmesi yapmak için yahut genel ve varsa kanunen yetkili diğer özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesi için sözleşmede açıkça belirtilmesi gerekir.
İstinaf mahkemelerinin yetkisine ilişkin yetki sözleşmesi yapılamaz. Temyizde zaten olmaz. Çünkü tek yetkili üst mahkeme Yargıtay’dır.
Yetkisizlik Kararı Verilmesi ve Sonuçları
Yetkisizlik kararı verilmesinin sonuçları kesin yetki ve kesin olmayan yetki bakımından farklılık gösterir:
- Kesin yetkide, mahkeme resen ve yapılan yetki itirazı üzerine,
- Kesin olmayan yetkide, yapılan yetki ilk itirazı üzerine yetkili olup olmadığı hususunu inceleyebilir,
Mahkeme yetkisiz olduğu kanısına varırsa yetkisizlik kararı verir, bu karar usule ilişkin nihai karardır. Hâkimin dava dosyasıyla ilişkisi kesilir. Yetkisizlik kararı bozulup dosyanın tekrar gelmesi halinde davaya devam edebilir. Yetkisizlik kararında yetkili mahkeme gösterilir.
Karar düzeltme yoluna Yargıtay’ın temyiz incelemesi sonucunda verdiği kararlara karşı gidilir fakat yetkisizlik kararının temyiz incelemesi sonucunda verilen Yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna gidilemez. Yargıtay’ın bozma vermesi halinde karar dosyası kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilecektir. Bu halde mahkeme ya kararı onayacak ya da kendi kurduğu hükümde direnme kararı verecektir.
Yetkisizlik kararı üzerine davalının 2 hafta içinde yetkisizlik kararı veren mahkemeye başvurup davaya yetkili mahkemede devam edilmesini istemesi şarttır. Aksi takdirde yetkisizlik kararı veren mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.
Sonuç
Medeni usul hukuku, aile hukuku, miras hukuku ve sözleşmeler gibi alanlarda karmaşık süreçleri içeren ve doğru şekilde yönetilmesi gereken bir hukuk dalıdır. Bu alanda, davaların doğru bir şekilde ilerlemesi ve sonuçlandırılması için derinlemesine bilgi ve deneyim gereklidir.
Uzman olmayan kişilerin bu süreçleri yönetmesi zor olabilir ve yanlış adımlar ciddi sonuçlar doğurabilir. Dolayısıyla, medeni usul hukukuyla ilgili davalarda veya işlemlerde profesyonel bir avukatın yardımından faydalanmak, müvekkillerin haklarını korumak ve adaletin sağlanmasına katkıda bulunmak açısından son derece önemlidir.
Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Evrim ÜSTÜNDAĞ