Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi
Her devletin kendi toprakları üzerindeki hâkimiyet yetkisinin sonucu olarak mahkeme kararları o devletin toprakları üzerinde etki doğurur. Dolayısıyla yabancı mahkeme kararlarının Türk hukukunda hüküm doğurması, yabancı kararın niteliğine göre ya tanınması ya da tenfizi ile mümkün olur. Tanıma veya tenfiz kararının verilmesiyle birlikte yabancı mahkeme kararı, mahalli mahkeme kararı kuvvet ve niteliğini kazanır.
Mahkeme kararları esas itibariyle kesin hüküm etkisi ve icra edilebilirlik olmak üzere iki tür sonuç doğurur. Tanıma ile beraber yabancı mahkeme kararı kesin delil veya kesin hüküm etkisine sahip olacaktır. Tenfiz ise yabancı mahkeme kararının icra edilebilirliğini sağlar.
Bir hukuki ilişkinin veya hakkın varlığına yahut yokluğuna ilişkin tespit kararları79 ile dava sonucu verilen inşai kararlar cebri icra konusu olmayan kararlardır. Bu yüzden bu kararların tanınması yeterli olup tenfizine gerek yoktur. Yabancı mahkemelerce verilen eda kararları, Türkiye’de tenfize konu teşkil ederler ve Türkiye’de icra edilebilmeleri için tenfiz edilmeleri gerekir. Boşanma kararında yer alan boşanma hükmü tanımaya, nafaka ve velayet hükümleri ise tenfize konu edilmelidir.
Tanıma ve Tenfiz Koşulları Nelerdir?
Tanıma ve tenfiz koşulları MÖHUK’ta düzenlenmiştir. Bazı milletlerarası sözleşmelerde düzenleme getirdikleri konularda tanıma ve tenfize ilişkin özel hükümler de yer almaktadır. Bu milletlerarası sözleşmeler genellikle tanıma ve tenfiz konusunda MÖHUK hükümlerinden daha basit şartlar getirmektedir. Bu durumda bu milletlerarası sözleşme hükümleri uygulanacaktır. Eğer milletlerarası sözleşmede tanıma ve tenfiz konusunda MÖHUK hükümlerinden daha ağır şartlar yer alıyorsa MÖHUK hükümleri uygulanmakla beraber ilgili milletlerarası sözleşmedeki lehe hükümler de uygulama alanı bulacaktır.
Tanıma ve tenfiz maddi koşullar bakımından karşılıklılık hariç ayni koşullara tabi tutulmuştur. Tanıma ve tenfiz koşulları üçe ayrılarak incelenebilir:
- Ön Koşullar (MÖHUK m.50)
- Esas Koşullar (MÖHUK m. 54)
- Diğer engellerin bulunması (MÖHUK m.55/2)
Tanıma ve tenfiz davasında revizyon yasağı söz konusudur. Revizyon yasağı, tanıma veya tenfiz davasına bakan mahkemenin, yabancı mahkemenin kararını esas bakımından inceleyememesidir. Tanıma veya tenfiz davasına bakan mahkeme kararı sadece tanıma ve tenfiz şartları bakımından inceleyebilir.
Tanıma ve Tenfizin Ön Koşulları Nelerdir?
Tanıma ve tenfize ilişkin ön koşullar MÖHUK’un 50. maddesinde düzenlenmiştir. MÖHUK’un 50. maddesine göre;
“(1) Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.
(2) Yabancı mahkemelerin ceza ilâmlarında yer alan kişisel haklarla ilgili hükümler hakkında da tenfiz kararı istenebilir.”
Tanıma ve tenfiz için aranan ön koşullar aşağıda sayılmıştır:
- Yabancı bir devlet mahkemesi tarafından verilmiş bir ilamın bulunması
- Yabancı mahkeme kararının hukuk davalarına ilişkin olması
- Kararın kesinleşmiş olması
Yabancı Devlet Mahkemesi Tarafından Verilmiş Bir İlamın Bulunması Şartına İstisna
Bazı milletlerarası anlaşmalar veya özel kanun hükümleriyle yabancı devlet mahkemesi tarafından verilmiş bir ilamın bulunması şartına istisna getirilebilir.
Evlât edinme olaylarına ilişkin yabancı adlî veya idarî makamlarca verilen ve o ülkenin hukukuna göre kesinleşmiş olan veya kesin hüküm gibi sonuç doğuran karar ve belgelerin Türkiye’de icra olunabilmesi, yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz veya tanıma kararı verilmesine bağlıdır.
Nafaka Yükümlülüğü Konusundaki Kararların Tanınmasına ve Tenfizine İlişkin Sözleşmeye göre taraf devletlerin idari makamlarınca verilmiş nafaka kararlarının sözleşme hükümleri çerçevesinde tanınması ve tenfizi mümkündür.
Tanıma ve Tenfiz İçin Aranan Esas Koşullar Nelerdir?
Türk mahkemesi, yabancı kararı MÖHUK m.54 hükmünde öngörülmüş tanıma ve tenfiz şartları yönünden inceler. Bu şartlardan sadece karşılıklılık şartı tanıma bakımından aranmazken diğer şartlar tanıma ve tenfiz için ortaktır.
Tenfiz için aranan şartlar MÖHUK’un 54. maddesinde sayılmıştır. Tenfiz için aranan şartlar aşağıda sayılmıştır:
- Kararın verildiği ülke ile Türkiye arasında mütekabiliyet bulunmalıdır.
- Karar, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine giren bir konuda verilmiş olmamalıdır.
- Yabancı mahkemeden verilen karar aşkın yetki oluşturmamalıdır.
- Karar, Türk kamu düzenin aykırı olmamalıdır.
- Karar, davalının savunma haklarına riayet edilerek verilmiş olmalıdır.
Yabancı Mahkeme Kararı Hangi Durumlarda Türk Kamu Düzenine Aykırıdır?
Yukarıda da belirtildiği gibi yabancı mahkeme kararını tanınması ve tenfizi için, yabancı mahkeme kararının Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmamasına bağlıdır.
Burada dikkat edilmesi gereken husus Türk hukukuna göre her türlü farklılığın kamu düzenine kamu düzeni gerekçesiyle ilgili kararın tanınıp tenfiz edilmesini engellemeyeceğidir. Yabancı bir kararın Türk kamu düzenine açıkça aykırı sayılabilmesi için kararda yer alan hüküm fıkrasının, anayasanın veya hukuk sisteminin temel ilkelerine aykırı olması gerekir.
Örneğin anayasada yer alan temel hak ve özgürlükleri yok eden veya önemli derecede kısıtlayan, genel ahlaka aykırı, Türkiye Cumhuriyeti’nin dış ticaret, gümrük veya vergi mevzuatına karşı muvazaa teşkil eden ilişkileri hüküm altına alan kararlar kamu düzenine açıkça aykırılık gerekçesiyle tanınıp tenfiz edilemez.
Tanıma Ve Tenfiz Bakımından Diğer Engellerinin Bulunmaması
MÖHUK m.55/2’ye göre, “Karşı taraf ancak bu bölüm hükümlerine göre tenfiz şartlarının bulunmadığını veya yabancı mahkeme ilâmının kısmen veya tamamen yerine getirilmiş yahut yerine getirilmesine engel bir sebep ortaya çıkmış olduğunu öne sürerek itiraz edebilir.”
Söz konusu maddeden de anlaşılacağı üzere, karşı taraf tenfiz şartlarının bulunmadığını veya yabancı mahkeme ilâmının kısmen veya tamamen yerine getirilmiş veya yerine getirilmesine engel bir sebep ortaya çıkmış olduğunu öne sürerek itiraz edebilir. Bu halde;
- Yabancı mahkeme ilâmının kısmen veya tamamen yerine getirilmemiş olması,
- Yabancı mahkeme ilâmının yerine getirilmesine engel bir sebebin ortaya çıkmamış olması tanıma ve tenfiz bakımından bir engel oluşturmaktadır.
Tanıma ve Tenfiz Davalarında Usul
Milletlerarası usul hukukunun yerleşmiş prensiplerine göre, usul hukukunda hâkimin hukuku uygulanacağı kabul edilmiştir. Tanıma ve tenfiz davaları bakımından da bu esas geçerlidir. Dolayısıyla tanıma ve tenfiz davalarında Türk usul hukuku uygulanacaktır.
Yabancı mahkeme ilâmının tenfizi müstakil bir tenfiz davası açılmak suretiyle talep edilmelidir. Tanımanın ise mutlaka müstakil bir tanıma davasıyla istenilmesi gerekip gerekmediği yani açılmış herhangi bir davada yabancı mahkeme ilâmının tanınmasının taleplerden biri olarak ileri sürülüp sürülemeyeceği meselesi tartışmalıdır.
MÖHUK’un 55. maddesine göre, “Tenfiz istemine ilişkin dilekçe, duruşma günü ile birlikte karşı tarafa tebliğ edilir. İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması ve tenfizi de aynı hükme tâbidir. Hasımsız ihtilâfsız kaza kararlarında tebliğ hükmü uygulanmaz. İstem, basit yargılama usulü hükümlerine göre incelenerek karara bağlanır.” Görüldüğü gibi tenfiz davası ve ayrı bir dava olarak açıldığında tanımda davası basit yargılama usulüne tabidir.
Tanıma ve tenfiz davaları hasımlı şekilde görülen davalardır. Kararın tanınmasında veya tenfiz edilmesinde hukukî yararı bulunan herkes tanıma veya tenfiz isteminde bulunabilir.
Tanıma ve Tenfiz Davalarında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Tanıma ve tenfiz davalarında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Yabancı mahkeme kararının konusu ticari bir uyuşmazlık olsa dahi görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi olmayıp asliye hukuk mahkemesidir. Zira tanıma ve tenfiz davasında esasa girilmemektedir.
Ancak tanınması veya tenfizi talep edilen yabancı mahkeme kararının aile hukukuna ilişkin olması halinde, görevli mahkeme aile mahkemeleridir. Bu özel düzenleme 4787 sayılı Aile mahkemelerinin kuruluş, görev ve yargılama usullerine dair kanunda yer almaktadır.
Tanıma ve tenfiz davalarında yetkili mahkemeler aşağıdaki sıraya göre belirlenir:
- Tanıma ve tenfiz davasının davalısının yerleşim yeri
- Davalının sakin olduğu yer
- Ankara, İstanbul ve İzmir mahkemeleri
Tanıma ve Tenfiz Dava Dilekçesi
Tanıma veya tenfiz istemi dilekçe ile olur. Dilekçede yer alması gereken hususlar MÖHUK’un 52. maddesinde düzenlenmiştir. Dilekçede aşağıdaki hususlar yer almalıdır:
- Tenfizisteyenle, karşı tarafın ve varsa kanunî temsilci ve vekillerinin ad, soyad ve adresleri.
- Tenfizkonusu hükmün hangi devlet mahkemesinden verilmiş olduğu ve mahkemenin adı ile ilâmın tarih ve numarası ve hükmün özeti.
- Tenfiz, hükmün bir kısmı hakkında isteniyorsa bunun hangi kısım olduğu.
Dilekçeye eklenecek belgeler ise;
- Yabancı mahkeme ilâmının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilâmı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesi.
- İlâmın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesinden ibarettir.
Yabancı Ülke Adlî veya İdarî Makamlarınca Evliliğin Sona Ermesine İlişkin Olarak Verilen Kararların Nüfus Kütüğüne Tescili
690 sayılı KHK ile getirilen Nüfus Hizmetleri Kanunu m.27/A hükmü ile birlikte bazı şartlarla yabancı ülke adli ve hatta idari makamlarınca verilen evliliğin sona ermesine ilişkin kararların tanınmasına dahi gerek olmaksızın nüfus kütüğüne tescili mümkün hale gelmiştir.
Söz konusu maddeye göre, “Yabancı ülke adlî veya idarî makamlarınca boşanmaya, evliliğin butlanına, iptaline veya mevcut olup olmadığının tespitine ilişkin olarak verilen kararlar; bizzat veya vekilleri aracılığıyla tarafların birlikte başvurması, verildiği devlet kanunlarına göre konusunda yetkili adlî veya idarî makam tarafından verilmiş ve usulen kesinleşmiş olması ve Türk kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması şartlarıyla nüfus kütüğüne tescil edilir.”
Aşağıdaki şartlar bulunduğu takdirde, yabancı adli veya idari makamlarca verilen evliliğin sona ermesine ilişkin kararlar nüfus kütüğüne tescil edilir.
- Kararın boşanmaya, evliliğin butlanına, iptaline veya mevcut olup olmadığının tespitine ilişkin olması,
- Tarafların bizzat veya vekilleri aracılığıyla birlikte başvurması,
- Kararın, verildiği devlet kanunlarına göre konusunda yetkili adlî veya idarî makam tarafından verilmiş olması,
- Kararın, verildiği devlet kanunlarına göre usulen kesinleşmiş olması,
- Kararın Türk kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması.
Milletlerarası Özel Hukuk Avukatı, tarafların hak kayıplarının önüne geçilebilmesi amacıyla gerek yargılama öncesinde gerekse de yargılama aşamasında büyük önem taşımaktadır. Herhangi bir uluslararası uyuşmazlık ile karşılaşmanız halinde Ekin Hukuk Bürosu ile iletişime geçerek milletlerarası özel hukuk alanında tecrübeli avukatlarımızdan hukuki destek alabilirsiniz.
Av. Mehmet Can CİVAN & Av. Ahmet EKİN