Kasten Yaralama Suçu (TCK m. 86)
TCK Madde 86 Kasten Yaralama
Kasten yaralama suçu Türk Ceza Kanununun vücut dokunulmazlığına karşı suçlar bölümünün 86. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; “Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Ayrıca aynı maddede, suçun basit tıbbi müdahaleyle giderilecek ölçüde hafif hali ve daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri de düzenlenmiştir.
Kasten yaralama Madde 86- (1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) (Ek fıkra: 31/3/2005 – 5328/4 md.) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. (3) Kasten yaralama suçunun; a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı, b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, e) Silahla, f) (Ek:14/4/2020-7242/11 md.) Canavarca hisle, İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında, (f) bendi bakımından ise bir kat artırılır. |
Kasten yaralama suçu ile korunan hukuki değer, mağdurun beden bütünlüğü ve vücut dokunulmazlığıdır. Ayrıca kişilerin güven içinde yaşama hakkı da korunmaktadır.
I. Suçun Unsurları
1. Maddi Unsurlar
a. Fiil
Kasten yaralama suçu, başkasının vücuduna acı veren, sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan fiiller ile gerçekleştirilmektir. Fiiller kanunda tek tek sayılmamaktadır yani bu suç serbest hareketli bir suçtur.
Kasten yaralama suçu yapma etme gibi icrai davranışla işlenebileceği gibi ihmali hareketle de işlenebilmektedir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 86. maddesinde kasten yaralama suçu icrai hareketlerle işlenebilecek bir suç olarak düzenlenmiş olup suçun ihmali hareketlerle işlenmesi hali ayrıca düzenlenmiştir
b. Netice
Türk Ceza Kanununun 86. maddesinde suçun neticeleri; vücuda acı verilmesi ve sağlığın veya algılama yeteneğinin bozulması olarak açıklanmıştır. Failin fiili ile bu sonuçlardan bir veya birkaçının ortaya çıkmaması halinde suç oluşmayacaktır. Bu durumda kasten yaralama suçunun neticeli bir suç olduğu açıktır.
- Vücuda Acı Verme: Bir kişinin bedeni üzerinde maddi anlamda gerçekleştirilen her türlü hareket, vücuda acı verme neticesi kapsamında değerlendirilebilmektedir. Ancak kasten yaralama suçunun ortaya çıkabilmesi için vücuda temas edilmesi zorunlu değildir.
- Sağlığın Bozulması: Bedenen ya da ruhen kötü olma durumu sağlığın bozulması olarak değerlendirilebilir. Ortaya çıkan durumun tıbben hastalık olarak adlandırılması şart olmadığı gibi mağdurda acı meydana getirmiş olması da aranmaz.
- Algılama Yeteneğinin Bozulması: Algılama yeteneğinin bozulması, kişilerin düşünme ve iradi davranma yeteneklerinden birinin sürekli veya geçici olarak azalması, bozulması ya da ortadan kalkması anlamına gelmektedir.
c. Fail
Kasten yaralama suçu, herkes tarafından işlenebilecek bir suç tipi olup özgü suç niteliğinde değildir.
Fail, kasten yaralama suçunun ortaya çıkışı bakımından özellik arz etmese de failin statüsü suçu ağırlaştıran bir neden olarak düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanununun 86. maddesinin 3. fıkrasına göre bu suçun altsoy, üstsoy, eş veya kardeşe karşı işlenmesi halinde faile verilecek ceza yarı oranında arttırılacaktır.
Ayrıca failin kamu görevlisi olduğu ve nüfuzunu kötüye kullanmak suretiyle kasten yaralama suçunu işlediği hallerde ceza, Türk Ceza Kanununun 86. maddesinin 3. fıkrasının d bendi hükmüne göre arttırılacaktır.
d. Mağdur
Herkes bu suçun mağduru olabilmektedir. Ancak tüzel kişilerde vücut bütünlüğünden bahsedilemeyeceğinden kasten yaralama suçunun mağduru olamayacaklardır. Mağdurun hayatta olması gerekir. Yani cenin bu suçun mağduru olamayacağı gibi ölü üzerinde de bu suç gerçekleştirilemeyecektir. Ancak suç görevi sebebiyle kamu görevlisine karşı işlenirse veya gebe kadına karşı işlenip de çocuğun vaktinden önce doğmasına ya da düşmesine neden olursa bu durumlar suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleri kapsamında değerlendirilecektir.
e. İlliyet Bağı
Bir kimsenin işlediği fiilden sorumlu tutulması neticeyle fiil arasındaki nedensellik bağının kurulmasına bağlıdır. Kasten yaralama suçunun temel şekli bakımından illiyet bağı herhangi bir özellik arz etmemektedir. Faillerin gerçekleştirdiği hareketlerin mağdurun vücuduna acı vermesi, sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına sebep olması durumlarında nedensellik bağının varlığı kabul edilir.
f. Suçun Konusu
Suçun maddi konusu canlı insan bedenidir.
2. Manevi Unsurlar
Yaralama suçunun manevi unsurunu kast oluşturmaktadır. Kasten yaralama suçu bakımından kast, failin mağduru yaralayacağını, fiil sonucunda kişinin vücuduna acı vereceğini, sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olacağını bilmesi ve istemesidir.
Kasten yaralama suçunun oluşması için özel kast aranmaz, failin saikinin de suçun oluşması açısından önemi söz konusu değildir.
3. Hukuka Aykırılık Unsuru
Failin kasten yaralama fiilinin cezalandırılabilmesi için, fiilin suçun maddi unsur ve manevi unsurlarının gerçekleşmesinin yanı sıra fiilin hukuka aykırı olması gerekmektedir. Fiilin hukuka aykırılığından bahsedilebilmesi içinse fiili hukuka uygun hale getiren nedenlerden birinin bulunmaması gerekmektedir. Kasten yaralama suçu bakımından meşru müdafaa ve zorunluluk hali hukuka uygunluk halleri olarak değerlendirilebilecektir.
II. Suçun Ortaya Çıkış Nedenleri
1. Teşebbüs
Ceza hukukunda teşebbüsün cezalandırılabilmesinin kanuni dayanağı Türk Ceza Kanununun 35. maddesidir. Bu maddeye göre teşebbüs; “kişinin işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaması” olarak tanımlanabilir. Yani bir kasten yaralama suçunun teşebbüs aşamasında kalabilmesi için failin yaralama kastının mevcudiyeti, suçun icrasına başlanması ancak elinde olmayan nedenlerle tamamlanamaması söz konusu olmalıdır. Kasten yaralama suçu da neticeli bir suç olduğundan ve suç evreleri parçalara bölünebildiğinden kasten yaralama suçuna teşebbüs mümkündür.
Kasten yaralama suçun tamamlanması için mağdurun vücuduna acı verilmesi, sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulması neticelerinden birinin gerçekleşmesi gerekmektedir. Suça ilişkin elverişli icra hareketleri gerçekleştirildiği halde bu neticelerden herhangi biri ortaya çıkmazsa bu durumda suç teşebbüs aşamasında kalacaktır.
Yaralama suçunun olası kastla işlenmesinin önünde de herhangi bir engel bulunmamaktadır. Ancak bu durumda teşebbüs söz konusu olamayacaktır.
2. İştirak
Kasten yaralama suçu iştirak bakımından farklı bir durum arz etmemektedir. Kasten yaralama suçuna iştirakin her şekli mümkündür.
İştirak hususunda failler amaçsal bir birlik içerisinde hareket edebilecektir. Bu halde neticeyi gerçekleştirmeye elverişli hareketleri yapan failler sonuçtaki suçtan sorumlu tutulacaktır.
Diğer ihtimalde ise failler birbirlerinden habersizse de netice meydana gelebilmektedir. Bu durumda iştirak durumu söz konusu olmayıp her fail kendi fiilinden sorumlu tutulacaktır.
3. İçtima
Fail tarafından birçok suç işlenmesi halinde her bir suçtan dolayı verilecek cezanın toplanması kural olsa da bazı hallerde ortada birden fazla suç bulunmasına rağmen faile tek ceza verilmesi mümkündür.
Kanun koyucu Türk Ceza Kanunundaki birçok suç tipi bakımından suçların içtimaına ilişkin özel hükümlere yer vermiş, kasten yaralama suçuna ilişkin hükümlerin tek başına ya da ayrıca uygulanmasını öngörmüştür.
Türk Ceza Kanununun 43. maddesinde; “Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz” hükmüne yer verilmiştir. Kasten yaralama suçunda birden fazla hareketle mağdurun yaralanması durumunda aynı neticeyi gerçekleştirmeye yönelik hareketlerin sayısı birden fazla olsa da tek suç oluşmaktadır. Söz konusu hareketlerin aynı kişiye yönelik olması ve hareketler arasına uzun süre girmemesi halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasından söz edilebilirse de yukarıda da belirttiğimiz gibi kasten yaralama suçunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı ifade edildiğinden, birden çok fiil aynı suç işleme kararı kapsamında gerçekleştirilmiş olsa da fail her neticeden ayrı ayrı sorumlu tutulacaktır.
III. Kasten Yaralama Suçunun Nitelikli Halleri
A. Daha Fazla Cezayı Gerektiren Nitelikli Haller
1. Suçun Üstsoy, Altsoy, Eş veya Kardeşe Karşı İşlenmesi
Türk Ceza Kanununun 86. maddesinin 3. fıkrasının a bendine göre; kasten yaralama suçu üstsoy, altsoy, eş veya kardeşe karşı işlendiği takdirde ceza arttırılmaktadır.
Hükümde üvey ana, üvey babadan söz edilmediğinden bu kavramların geniş yorumlanması mümkün değildir. Eş bakımından ise kişilerin Medeni Kanun uyarınca geçerli bir evlilik ilişkisine sahip olması gerekmektedir.Taraflar arasında derdest bulunan boşanma davasının bulunması halinde de karar kesinleşinceye kadar söz konusu nitelikli hal uygulanabilecektir. Dini nikâhlı eşler hakkında bu nitelikli halin uygulanması mümkün değildir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için failin, mağdurun üstsoy, altsoy, eş veya kardeşi olduğunu bilmesi gerekmektedir.
2. Suçun Beden Veya Ruh Bakımından Kendisini Savunamayacak Durumda Bulunan Kişiye Karşı İşlenmesi
Türk Ceza Kanununun 86 maddesinin 3. fıkrasının a bendine göre; “ Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı” işlenmesi durumu kasten yaralama suçunun nitelikli halidir.
Maddede belirtilen bu hallere; yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, sağır ve dilsiz olma durumu, uyuşturucu ve alkol kullanımı nedeniyle kişinin kendini savunamayacak durumda olması örnek verilebilir. Bu durumda kişinin alkol veya uyuşturucuyu kendi rızasıyla kullanıp kullanmamasının önemi bulunmamaktadır.
3. Suçun Kişinin Yerine Getirdiği Kamu Görevi Nedeniyle İşlenmesi
Failin, kamu görevlisini yerine getirdiği görev nedeniyle yaralaması daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hallerden biri olarak Türk Ceza Kanununda düzenleme alanı bulmuştur.
Fiilin kamu görevi nedeniyle işlenip işlenmediğinin ortaya çıkması amacıyla kamu görevlisinin yapmakta olduğu görev ve yaralama fiili arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı araştırılacaktır.
Görevini kötüye kullanan kamu görevlisine karşı yaralama suçu işlenirse bu durumda nitelikli halin incelenmesi söz konusu olmayacaktır.
4. Suçun Kamu Görevlisinin Sahip Bulunduğu Nüfuz Kötüye Kullanılmak Suretiyle İşlenmesi
Failin kamu görevinden kaynaklanan nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle yaralama suçunun işlenmesi Türk Ceza Kanununun 86. maddesinin 3. fıkrasının d bendinde cezayı ağırlaştıracak nitelikli hal olarak öngörülmüştür.
Kamu görevlisi failin kişisel bir nedenle yaralama suçu işlemesi halinde bu halin dikkate alınması söz konusu olmayacaktır. Ayrıca fail zor kullanma yetkisine ilişkin sınırı aşarak yaralama neticesini ortaya çıkardıysa Türk Ceza Kanununun 256. maddesindeki yollama sebebiyle yaralamaya ilişkin hükümler uygulanacaktır.
5. Suçun Silahla İşlenmesi
Türk Ceza Kanunun 6. maddesine göre; “Silah deyiminden; Ateşli silahlar, Patlayıcı maddeler, Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet, Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler, Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler” anlaşılmaktadır. Yaralama fiilinin silah ile gerçekleştirilmesi suçun işlenmesini kolaylaştırdığından yaralama fiilinin silahla işlenmesi Türk Ceza Kanunun 86. maddesinin 3. fıkrasının e bendinde daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hal olarak düzenlenmiştir.
B. Daha Az Cezayı Gerektiren Nitelikli Haller
1. Basit Tıbbi Müdahaleyle Giderilebilir Yaralama
Kasten yaralamanın mağdur üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilmesi cezayı azaltan bir sebep olarak düzenlenmiştir. Günümüzde hangi yaralamaların basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği ‘Yeni Türk Ceza Kanunu’nda Tanımlanan Yaralama Suçlarının Adli Tıp Açısından Değerlendirilmesi Ve Adli Rapor Tanzimi İçin Rehber’e” göre incelenmektedir.
Kasten yaralama, basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte ise suçun soruşturulması şikayete bağlı olacaktır.
2. Haksız Tahrik
Kasten yaralama suçunda haksız tahrik uygulanabilmesi için; suçun, tahrik fiilinin sonucu olarak ortaya çıkması ve tepki olarak işlenen bir suç olması gerekmektedir. Haksız tahrikin etkisiyle işlenen suçlar çoğunlukla adam öldürme ve yaralama suçları olduğundan, bu hafifletici nedenin sadece belirli suçlar bakımından uygulama alanı bulmaktadır.
Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama (TCK madde 87)
Kasten yaralama suçunda kişinin kastından daha ağır neticenin gerçekleşmesi ayrıca yaptırıma tabi tutulmuştur. Türk Ceza Kanunun 87. maddesi ise kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerini şu şekilde düzenlemiştir;
Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama Madde 87- (1) Kasten yaralama fiili, mağdurun; a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına, b) Konuşmasında sürekli zorluğa, c) Yüzünde sabit ize, d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma, e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına, Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde beş yıldan az olamaz. (2) Kasten yaralama fiili, mağdurun; a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine, b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine, c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına, d) Yüzünün sürekli değişikliğine, e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine, Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde beş yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde sekiz yıldan az olamaz.( (3) (Değişik: 6/12/2006 – 5560/4 md.) Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılır. (4) Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. |
A. Kasten Yaralama Suçunun Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Halleri
1. Duyulardan Veya Organlardan Birinin İşlevinin Sürekli Zayıflaması Veya İşlevini Yitirmesi
Türk Ceza Kanununun 87. maddesinin 1. fıkrasının a bendinde, “kasten yaralama suçunun mağdurun duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına neden olması” suç sayılmıştır. Mağdurun duyu veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasıyla anlatılmak istenen bu duyu veya organların fonksiyonlarını aynı verimde yerine getirememesini ifade etmektedir. Yargıtay içtihatlarına göre; organdaki kayıp oranı % 10- 50 arasında ise işlevin sürekli zayıflaması olarak değerlendirilmektedir. (cezanın bir kat artırılmasını gerektiren hal)
Duyu veya organlardan birinin işlevinin yitirilmesi hâlinde cezanın artırılması Türk Ceza Kanununun 87. maddesinin 2. fıkrasının b bendinde öngörülmüştür. Çift organlardan birinin işlevini tamamen yitirmesi halinde, organın işlevinin zayıflaması değil işlevin yitirilmesi hali söz konusudur. Ayrıca organın %50’nin üzerinde fonksiyonunun azalması bu kapsamda değerlendirilecektir. (cezanın iki kat artırılmasını gerektiren hal)
YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ 2010/4996 Esas, 2010/6737 Karar 18.10.2020 Tarih …Mağdurun diz altından ayağının kesilmesi şeklindeki yaralanmanın 5237 sayılı TCK.nun 87/2- b maddesinde düzenlenen “organlarından birinin yitirilmesi” niteliğinde olduğu, hüküm fıkrasında TCK’nun 86/1, 3-e fıkrası ile artırım yapıldıktan sonra aynı yasanın 87/2-b fıkrasındaki oran ile ceza artırılmasına rağmen uygulama maddesinin 87/1-b olarak gösterilmesi yasaya aykırı ise de, bu eksiklik yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, CMUK.nun 322.maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, ”87/1-b” olan uygulama maddesinin “87/2-b” olarak değiştirilmesine karar verilmek suretiyle DÜZELTİLEN hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi onanmasına… |
2. Konuşmada Sürekli Zorluk Veya Konuşma Ve Çocuk Yapma Yeteneklerinin Kaybı
Kasten yaralama fiilinin mağdurun konuşmasında sürekli zorluğa neden olması, Türk Ceza Kanununun 87. maddesinin 1. fıkrasının b bendinde suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâli olarak düzenlenmiştir. Bu maddenin uygulanabilmesi için, konuşmanın tamamen yitirilmesi değil, kullanılmasında güçlük bulunması gerekmektedir. Bu durumda mağdur, konuşarak kendini ifade edebilmekteyse de mağdurun yaralamadan önceki haline göre konuşma yeteneğinde değişiklik bulunmaktadır. (cezanın bir kat artırılmasını gerektiren hal)
Türk Ceza Kanununun 87. maddesinin 2. fıkrasının c bendinde, kasten yaralama ile mağdurun konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolması durumu düzenlenmiştir. Bu maddenin uygulanması için kişinin ses çıkaramaması veya tüp bebek yolu dahil üreme imkanının bulunmaması gerekmektedir. (cezanın iki kat artırılmasını gerektiren hal)
3. Yüzde Sabit İz Veya Yüzün Sürekli Değişikliği
Türk Ceza Kanunun 87. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yüzde sabit iz kalması netice sebebiyle ağırlaşmış hal olarak düzenlenmiştir. Yüzün doğal halinde oluşan tüm farklılıklar sabit iz olarak değerlendirilebilecektir. Burada dikkat edilmesi gereken husus sabit iz kavramının yalnızca yaradan ibaret olmadığıdır. Sürekli göz ve burun akıntısı da bu madde kapsamında değerlendirilmektedir. Ayrıca yüzde meydana gelen sabit izin, mağduru çirkin hale getirmesine gerek yoktur. (cezanın bir kat artırılmasını gerektiren hal)
Türk Ceza Kanunun 87. maddesinin 2. fıkrasının d bendine göre mağdurun yüzünün dengesini bozan, çevresince yadırganan her türlü değişiklik bu madde kapsamında değerlendirilecektir. (cezanın iki kat artırılmasını gerektiren hal)
4. Yaşamı Tehlikeye Sokan Bir Durumun Ya Da İyileşme Olanağı Bulunmayan Bir Hastalığın Meydana Gelmesi Veya Mağdurun Bitkisel Hayata Girmesi
Türk Ceza Kanununun 87. maddesinin 1. fıkrasının d bendine göre, “kasten yaralamanın kişinin hayatını tehlikeye sokan bir duruma neden olması” bu suç sebebiyle daha ağır bir ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir. Yaranın bölgesi, şiddeti, dikkate alındığında mağdurun ölmesi ihtimali muhakkaksa söz konusu fiil mağdurun hayatını tehlikeye sokmuştur. Bu hale kafatası kırıkları ve beyinde gerçekleşen ödemler örnek verilebilir. (cezanın bir kat artırılmasını gerektiren hal)
Türk Ceza Kanununun 87. maddenin 2. fıkrasının a bendinde, kasten yaralama ile mağdurun iyileşme imkânı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesi hâlinde, suçun temel şekline nazaran verilecek cezanın artırılması gerektiği ifade edilmiştir. Mağdurda meydana gelen durum ilaç ve tedavi sonrası iyileşme ile sonuçlanacaksa bu durumda bu maddenin uygulanması mümkün değildir. (cezanın iki kat artırılmasını gerektiren hal)
5. Gebe Bir Kadının Çocuğunun Vaktinden Önce Doğması Veya Çocuğun Düşmesi
Türk Ceza Kanunun 87. maddesinin 1. fıkrasının e bendinde, kasten yaralamanın hamile bir kadına karşı işlenmesiyle çocuğun vaktinden önce doğmasına neden olması, netice sebebiyle ağırlaşmış bir hal olarak kabul edilmiş olup bu neticeden failin sorumlu tutulabilmesi için failim mağdurun hamile olduğunu bilmesi gerekmektedir. (cezanın bir kat artırılmasını gerektiren hal)
Türk Ceza Kanununun 87. maddesinin 2. fıkrasının e bendinde, kasten yaralama suçunun hamile bir kadına işlenmesiyle çocuğunun düşmesi netice sebebiyle ağırlaşmış suç olarak düzenlenmiştir. Ölen ceninin anne rahminden kendiliğinden atılmasıyla tıbbi yolla alınması arasında hukuken bir farklılık bulunmamaktadır. (cezanın iki kat artırılmasını gerektiren hal)
6. Yaralamanın Kemik Kırığına Veya Çıkığa Neden Olması
Kasten yaralama sonucu meydana gelen kemik kırığı veya çatlağı hususunda Adli Tıp Kurumu vücuttaki kemik kırık ve çatlaklarını fonksiyonlarına göre sınıflandırmaktadır. Bu kapsamda kırık ve çıkıların bulunması kasten yaralamanın netice sebebiyle ağırlaşmış halini oluşturmaktadır.
B. Kasten Yaralama Sonucu Ölüme Neden Olma
Türk Ceza Kanununun 87. maddesinin 4. fıkrası bakımından ölüme sebebiyet veren kasten yaralama fiili icrai nitelikte olabileceği gibi ihmali de olabilir. Bu maddenin uygulama alanı bulabilmesi için yaralama fiili ile gerçekleşen ölüm neticesi arasında illiyet bağı bulunmalıdır.
Türk Ceza Kanununun düzenlemesine göre, 86. maddenin 2. fıkrasında belirtilen basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek nitelikteki yaralamadan ölüm meydana gelmişse Türk Ceza Kanununun 85. maddesi kapsamında taksirle öldürme; TCK.nun 86/1 veya 3. fıkrası düzeyindeki yaralamadan ölüm meydana gelmiş ise, Türk Ceza Kanununun 87. maddesinin 4. fıkrası kapsamında neticesi sebebiyle ağırlaşmış öldürme suçu oluşur.
YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ 2007/8089 Esas, 2007/9834 Karar, 27.12.2007 Tarih Suç tarihinde öğretmen olan sanığın, öğrencisi olan maktule birkaç tokat vurması sonrası epilepsi nöbeti geçirdiği ve birkaç gün sonra da maruz kaldığı müessir fiilin etkisiyle kendisinde mevcut epilepsi hastalığının aktif hale geçmesi sonucu uzun süren nöbete bağlı solunum yetmezliğinden öldüğü, Adli Tıp Kurumu raporuyla da ölüm ile müessir fiil arasında illiyet bağının bulunduğunun bildirilmesi karşısında 5237 sayılı TCK. bakımından lehe yasanın belirlenmesine esas alınmak üzere öncelikle müessir fiil yönünden 5237 sayılı TCK.nun 86. maddesi kapsamında rapor alınıp sanığın maktulde mevcut epilepsi rahatsızlığını bilip bilmediği hususu araştırılıp sonucuna göre, Yaralamanın 86/1 maddesi kapsamında kalması durumunda sanığın 5237 sayılı Yasanın 87/4. maddesi uyarınca kastı aşan yaralama suçundan yaralamanın 86/2. maddesi kapsamında kalması durumunda ise epilepsi rahatsızlığının önceden bilinmemesi durumunda 5237 sayılı TCK.nun 22 ve 86/2. maddeleri delaletiyle 85/1. taksirle adam öldürme epilepsi rahatsızlığını önceden bilmesi durumunda ise 5237 sayılı TCK.nun 22/3 ve 86/2. maddeleri delaletiyle bilinçli taksirle öldürme suçundan cezalandırılması gerektiğinin gözetilmemesi bozmayı gerektirmiştir. |
Kovuşturma Usulü
Kasten yaralama eylemi sonucunda kişi üzerinde basit tıbbi müdahaleyle giderilecek hafiflikte bir etki mevcutsa bu durumda kovuşturma mağdurun şikayetine bağlıdır. Diğer hallerde ise mağdurun şikayetine gerek olmaksızın re’sen soruşturma yapılacaktır.
Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Ezgi YÜCEL