Ceza Usul Hukuku

Ceza Muhakemesinde Kanıtlara Ulaşma ve İnceleme

Kanıtlara ulaşma ve incelme ceza muhakemesinin temelini oluşturmaktadır. Ceza muhakemesinin amacı maddi gerçeğe ulaşmaktır. Bu amacın gerçekleşebilmesi için ise delillerin eksiksiz şekilde toplanması gerekmektedir.

Delil toplama yetkisi genellikle soruşturma aşamasında kullanılır. Savcı, soruşturma sırasında elde ettiği delillere dayanarak iddianamesini hazırlar ve dava açar. Savcı, iddianamesinde suçun işlendiğini kanıtlamak için delilleri ve bunların suçla olan bağlantısını belirtir. Dava sürecinde ise mahkeme de delil toplamaya devam edebilir.

Zorla Getirme Ne Demek?

Zorla getirme, soruşturma veya kovuşturma aşamasında bazı işlemlerin yapılabilmesi için müşteki, mağdur, şüpheli, sanık, tanık veya bilirkişi gibi kişilerin zor kullanılarak savcılık, hakimlik veya mahkeme önüne çıkarılmasıdır.

Zorla getirme kararı verilmesi için kanunda belirlenen koşulların gerçekleşmesi gerekir. Zorla getirme kararı verme yetkisi soruşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısı veya Sulh Ceza Hakimi, kovuşturma aşamasında ise hakim veya mahkeme başkanına aittir. Zorla getirme kararına karşı itiraz edilebilir. Zorla getirme kararı, ihzar müzekkeresi veya ihzar celbi olarak da adlandırılır.

Zorla getirme kararı ile çağrılan şüpheli veya sanık derhal, olanak bulunmadığında yol süresi hariç en geç yirmidört saat içinde çağıran hâkimin, mahkemenin veya Cumhuriyet savcısının önüne götürülür ve sorguya çekilir veya ifadesi alınır.

Zorla Getirme Şartları Nelerdir?

Zorla getirmenin şartları, Ceza Muhakemesi Kanununun 146. Maddesinde sayılmıştır:

  • Çağrı yapılmasına rağmen adli makamlara gidilmemesi. İfadesi alınacak veya sorgusu yapılacak kişi davetiye ile çağrılır. Çağrılma nedeni açıkça belirtilir. Gelmezse zorla getirileceği yazılır.
  • Şüpheli hakkında tutuklama kararı verilebilmesi için yeterli nedenin bulunması.
  • Şüpheli veya sanık hakkında yakalama emri düzenlenmesi için gerekli şüphenin bulunması.

Gözlem Altına Alma (CMK m. 74)

Gözlem altına alma Ceza Muhakemesi Kanunu m. 74 ile düzenlenmiştir. Gözlem altına alma, şüpheli veya sanığın akıl hastası olup olmadığını, ne zamandan beri hasta olduğunu ve akıl hastalığının davranışları üzerindeki etkisini belirlemek için resmi bir sağlık kurumunda hürriyeti kısıtlanarak gözlemlenmesi işlemidir.

Gözlem altına alma kararı verilmesi için kanunda belirtilen şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu şartlar şunlardır:

  • Suçu işlediği konusunda kuvvetli şüphe bulunması.
  • Uzman hekimin gözlem altına alınma önerisinde bulunması.
  • Cumhuriyet savcısı ve müdafiin dinlenmesi.
  • Soruşturma aşamasında sulh ceza hakimi, kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından karar verilmesi.
  • Sürenin üç haftayı geçmemesi, istisnai durumlarda üç ayı aşmaması.

Gözlem altına alma kararı, kişi hürriyetini sınırlayan bir koruma tedbiri olduğu için ölçülülük ilkesine uygun olmalıdır. Gözlem altına alınan kişinin akıl sağlığı yerinde çıkarsa, gözlem altında tutulduğu süre cezasından mahsup edilir. Gözlem altına alma kararına karşı itiraz edilebilir. Gözlem altına alma kararı, ihzar müzekkeresi veya ihzar celbi olarak da adlandırılır.

Gözlem Altına Alma (CMK m. 74)

Beden Muayenesi ve Vücuttan Örnek Alınması

Beden muayenesi ve vücuttan örnek alınması, bir suça ilişkin delil elde etmek için şüpheli, sanık, mağdur veya tanık gibi kişilerin bedenlerinin incelenmesi veya vücutlarından kan, saç, tırnak gibi biyolojik örneklerin alınması işlemidir. Bu işlem, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 75-77. maddelerinde ve Ceza Muhakemesinde Beden Muayenesi, Genetik İncelemeler ve Fizik Kimliğin Tespiti Hakkında Yönetmelik’te düzenlenmiştir.

Beden muayenesi ve vücuttan örnek alınması, kişinin sağlığına zarar vermemek, cerrahi bir müdahalede bulunmamak ve rızasını almak koşuluyla yapılabilir. Bu işlemi yapmaya yetkili olanlar, Cumhuriyet savcısı, hakim, mahkeme, tabip veya sağlık mesleği mensubu diğer kişilerdir. Beden muayenesi ve vücuttan örnek alınmasına karşı itiraz edilebilir. Bu işlemden elde edilen deliller, suçun işlenip işlenmediğini, failin kim olduğunu veya suçla bağlantısını ortaya çıkarmak için kullanılabilir.

Beden muayenesi ve vücuttan örnek alınması yönteminin şüpheli ve sanığa uygulanması ile diğer kişilere uygulanması hususları arasında farklar vardır. Bu nedenle iki başlık altında incelenmelidir.

Şüpheli ve Sanık

Şüpheli veya sanık üzerinde bir suça ilişkin kanıt elde edilebilmesi için iç beden muayenesi yapılması ve saç, tırnak gibi örnekler alınabilmesi mümkündür. Bu husus Ceza Muhakemesi Kanunu m. 75 ile düzenlenmiştir. İç beden muayenesi yapılabilmesi veya vücuttan örnek alınabilmesi için şu şartların varlığı aranmaktadır:

  • Müdahalenin kişinin sağlığına zarar vermeyecek olması gerekmektedir.
  • Müdahale sağlık mesleği mensubu kişi tarafından yapılmalıdır.
  • Şüpheli veya sanığa isnat edilen suçun üst sınırı iki yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektirmelidir.
  • Hakim veya mahkeme kararı bulunmalıdır.

Diğer Kişiler

Şüpheli ve sanık dışındaki kişilerin beden muayenesi ve vücuttan örnek alınması ise Ceza Muhakemesi Kanunu m. 76 ile düzenlenmiştir.

Şu şartların varlığı aranmaktadır:

  • İşlemin mağdurun sağlığını tehlikeye düşürmemesi gerekir.
  • Cerrahi bir müdahalede bulunmamak gerekir.

Bu hususta Cumhuriyet savcısının istemiyle ya da re’sen hâkim veya mahkeme, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından karar verilebilir. Cumhuriyet savcısının kararı, yirmidört saat içinde hâkim veya mahkemenin onayına sunulur.

Mağdurun rızasının varlığı halinde, bu işlemlerin yapılabilmesi için karar alınmasına gerek yoktur.

Moleküler Genetik İnceleme

Moleküler genetik inceleme, DNA verilerini okuyarak suçluların tespit edilmesine veya masumiyetin kanıtlanmasına yardımcı olan bir yöntemdir. Bu yöntem, kişisel verilerin korunması açısından önemli bir konudur. Ceza Muhakemesi Kanunu m. 78 ve devamı maddelerinde moleküler genetik incelemelerin esas ve usulleri düzenlenmiştir.

Buna göre, şüpheli veya sanığın rızası olmadan vücudundan örnek alınması, ancak hakim kararıyla mümkündür. Ayrıca, örneklerin ve verilerin kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz süresinin dolması, itirazın reddi, beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilip kesinleşmesi hâllerinde Cumhuriyet savcısının huzurunda derhâl yok edilir.

Fizik Kimliğinin Tespiti

Fizik kimliğinin tespiti CMK m. 81’de şu şekilde düzenlenmiştir; “Üst sınırı iki yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı şüpheli veya sanığın, kimliğinin teşhisi için gerekli olması halinde, Cumhuriyet savcısının emriyle fotoğrafı, beden ölçüleri, parmak ve avuç içi izi, bedeninde yer almış olup teşhisini kolaylaştıracak diğer özellikleri ile sesi ve görüntüleri kayda alınarak, soruşturma ve kovuşturma işlemlerine ilişkin dosyaya konulur.”

Bu yola başvuru için gerçekleşmesi gereken şartlar şunlardır:

  • Şüpheli veya sanığa isnat edilen suç, üst sınırının iki yıl veya daha fazla hapis cezası gerektirmelidir.
  • Kimliğin teşhisi için gerekli olmalıdır.
  • Cumhuriyet savcısının talimat vermesi gereklidir.

Kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz süresinin dolması, itirazın reddi, beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilip kesinleşmesi hâllerinde söz konusu kayıtlar Cumhuriyet savcısının huzurunda derhâl yok edilir ve bu husus tutanağa geçirilir.

Fizik Kimliğinin Tespiti

Keşif

Keşif, hâkim veya mahkeme tarafından, suçun işlendiği yer, suç eşyası, tanık veya bilirkişi gibi delillerin beş duyu organıyla incelenmesi işlemidir.

Keşif, maddi gerçeğe ulaşmak, delillerin değerlendirilmesine yardımcı olmak ve hükme esas almak için yapılır. Keşif, duruşma salonunda veya mahkeme salonu dışında yapılabilir.

Keşif yapılması sırasında şüpheli, sanık, mağdur ve bunların müdafii ve vekili hazır bulunabilirler. Keşif, bir delil ikamesi yöntemi olup, kararla yapılır.

Yer Gösterme

Yer gösterme, muhakeme konusu olayın geçtiği yerin bulunması için yapılan çalışmadır. Susma hakkını kullanan şüpheliye yer gösterme işlemi yaptırılamaz.

Yer gösterme işlemini kural olarak Cumhuriyet Savcısı yaptırabilir. Bununla birlikte TCK m. 250/1 maddesi kapsamına giren suçlar bakımından adli kolluk amiri de yer gösterme işlemi yapmaya yetkilidir.

Teşhis

Teşhis, gözaltına alınan şüphelinin olaydaki fail ile aynı kişi olup olmadığının tespiti için başvurulan yöntemdir.

Ölünün Kimliğini Belirleme ve Adli Muayene

Ölünün kimliğini belirleme, ölen kişinin kim olduğunun saptanmasıdır. Engelleyici sebepler olmadıkça ölü muayenesinden veya otopsiden önce ölünün kimliği her suretle ve özellikle kendisini tanıyanlara gösterilerek belirlenir ve elde edilmiş bir şüpheli veya sanık varsa, teşhis edilmek üzere ölü ona da gösterilebilir.

Yeni doğanın cesedi üzerinde adlî muayene veya otopside, doğum sırasında veya doğumdan sonra yaşam bulgularının varlığı ve olağan süresinde doğup doğmadığı ve biyolojik olarak yaşamını rahim dışında sürdürebilecek kadar olgunlaşmış olup olmadığı veya yaşama yeteneği bulunup bulunmadığı saptanır.

Otopsi

Otopsi CMK m. 87 ile düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre otopsi, Cumhuriyet savcısının huzurunda biri adlî tıp, diğeri patoloji uzmanı veya diğer dallardan birisinin mensubu veya biri pratisyen iki hekim tarafından yapılır. Müdafi veya vekil tarafından getirilen hekim de otopside hazır bulunabilir. Zorunluluk bulunduğunda otopsi işlemi bir hekim tarafından da yapılabilir; bu durum otopsi raporunda açıkça belirtilir.

Cesedin durumunun olanak sağlaması halinde mutlaka baş, göğüs ve karnın açılması gerekmektedir.

Zehirlenme Şüphesi Üzerine Yapılacak İşlem

Zehirlenme şüphesi olması halinde organdan parça alınırken, görünen şekli ile organın tahribatı tanımlanır. Ölüde veya başka yerde bulunmuş şüpheli madddeler, görevlendirilen uzman tarafından incelenir.

Ekin Hukuk Bürosu olarak Ceza Hukuku alanında uzman avukat kadromuzla iletişime geçmek ve dava ve işlemlerinizi takip etmek için bize ulaşabilirsiniz.

Stj. Av. Nesrin KOŞAR & Av. Ahmet EKİN

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu