Genel Hukuki Bilgiler

İstanbul Sözleşmesi Nedir?

İstanbul Sözleşmesi, tam adıyla Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetle Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi, 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzaya açılmış ve 2014 yılında yürürlüğe girmiştir. 

İstanbul sözleşme, kadınlara yönelik şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, mağdurları korumak ve suçluları cezalandırmak amacıyla devletler arası bir çerçeve sunmaktadır.

İstanbul Sözleşmesinin Amacı, Kapsamı ve Önemi

İstanbul Sözleşmesi’nin Amacı, Kapsamı ve Önemi Nedir?

İstanbul Sözleşmesi’nin temel amacı, kadınlara yönelik şiddeti ortadan kaldırmak ve kadınların şiddetten korunmasını sağlamaktır. Ayrıca, aile içi şiddeti de kapsayan geniş bir çerçevede toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde kadınları ve çocukları şiddetle mücadele adına koruma altına almayı hedefler.

Sözleşme, şiddetin önlenmesi, mağdurların korunması, faillerin cezalandırılması ve bu alanda devletler arası işbirliğinin güçlendirilmesini sağlayan düzenlemeleri içerir.

İstanbul Sözleşmesi ve Uluslararası Sözleşmelerin Normlar Hiyerarşisindeki Yeri

İstanbul Sözleşmesi, uluslararası bir sözleşme olmasının yanı sıra, bir insan hakları belgesidir. Uluslararası hukukta, taraf devletler bu sözleşmeye taraf olarak kabul ettikleri anda, kendi iç hukuklarında bu sözleşmeyi uygulamak zorunda kalır.

Bu sözleşme, ülke içindeki mevzuata da etki edebilir, çünkü normlar hiyerarşisinde uluslararası sözleşmeler, genellikle anayasa ve yasalarla uyumlu olmak zorundadır. Ancak, bazı ülkeler iç hukuklarına uygunluk gerekçesiyle sözleşmenin bazı hükümlerine karşı çıkabilmektedir.

İstanbul Sözleşmesi’nin Taraf Devletlere Yüklediği Yasal Yükümlülükler Nelerdir?

İstanbul Sözleşmesi, taraf devletlere çeşitli yasal yükümlülükler yükler. Bunlar arasında;

  • Şiddetle mücadele için kapsamlı yasaların çıkarılması.
  • Mağdurlara uygun destek ve koruma mekanizmaları sağlanması.
  • Şiddetle mücadele eden kurumların güçlendirilmesi.
  • Faillere yönelik cezalandırıcı önlemler ve rehabilitasyon programları.
  • Şiddet olaylarının izlenmesi, veri toplama ve raporlama sistemleri kurulması.
  • Toplumda farkındalık yaratacak eğitimlerin verilmesi.
  • Kadınların ekonomik, sosyal ve psikolojik destek alabilmesi için hizmetlerin oluşturulması yer alır.

İstanbul Sözleşmesi’nde Kadına Yönelik Şiddet Ne Demektir?

İstanbul Sözleşmesi’nde kadına yönelik şiddet, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik şiddet olarak tanımlanır. Bu tür şiddet, kadının fiziksel veya zihinsel sağlığını, özgürlüğünü veya onurunu zedelemeyi hedefler. Şiddet, eşler arasındaki ilişkiyi, aile içi ilişkiler veya toplumsal ilişkilerde de meydana gelebilir.

İstanbul Sözleşmesi’nde Aile İçi Şiddet Ne Demektir?

Aile içi şiddet, bir bireyin ailesindeki başka bir bireye uyguladığı her türlü şiddet türünü kapsar. Bu, eşler arasındaki şiddet, ebeveyn-çocuk ilişkilerindeki şiddet veya diğer aile üyeleri arasında yaşanabilecek şiddeti içerir. İstanbul Sözleşmesi, aile içi şiddeti tüm toplumları etkileyen önemli bir insan hakları ihlali olarak kabul eder ve önlenmesi için devletlere yükümlülükler getirir.

İstanbul Sözleşmesinde Aile İçi Şiddet Nedir

İstanbul Sözleşmesi’nin Yaptırım Öngördüğü Davranışlar Nelerdir?

İstanbul Sözleşmesi, şiddet uygulayan kişilere karşı yaptırımlar öngörür. Bu yaptırımlar, ceza hukukunu ve adalet sistemini kapsar, failin cezalandırılması, mağdura tazminat verilmesi gibi önlemleri içerir. Ayrıca, şiddet mağdurlarının ihtiyaçlarını karşılayacak destek hizmetlerinin sağlanması zorunludur. Sözleşme, devletlerin şiddetle mücadelede etkin olmasını sağlayacak cezai düzenlemeler yapmalarını istemektedir.

İstanbul Sözleşmesi ile Şiddet Mağduru Kadınlara Sağlanan Hukuki Korumalar

İstanbul Sözleşmesi, şiddet mağduru kadınlara çeşitli hukuki korumalar sunar. Bu korumalar arasında:

  • Şiddet mağdurlarının geçici koruma tedbirleriyle korunması.
  • Mağdurlara sığınma evleri ve sosyal hizmetlerin sağlanması.
  • Hukuki danışmanlık, psikolojik destek ve sağlık hizmetlerine erişimin kolaylaştırılması.
  • Faillerin uzaklaştırma kararı veya tutuklanması gibi güvenlik önlemleri.
  • Şiddet mağdurlarının toplumsal hayata yeniden entegrasyonu için rehabilitasyon hizmetleri.

İstanbul Sözleşmesi’nden Çıkma Kararına İlişkin Öne Sürülen Nedenler

Bazı devletler, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmayı veya uygulamayı bırakmayı tartışmışlardır. Çıkma kararına ilişkin öne sürülen nedenler arasında:

  • Sözleşmenin aile yapısına ve geleneksel değerler ile uyuşmadığı iddiaları.
  • Sözleşmenin erkek ve kadın arasındaki biyolojik farkları göz ardı ettiğine dair eleştiriler.
  • Ülkelerdeki toplumsal ve dini hassasiyetlerle uyuşmayan hükümler bulunması.
  • Sözleşmenin yalnızca kadınları değil, toplumsal cinsiyet temelli tüm şiddet türlerini ele alması ve bunun bazen algılanan tepkilerle çelişmesi.

İstanbul Sözleşmesi’nden Çıkma Kararından Sonra Ne Oldu?

İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararı sonrasında, çıkma kararını alan ülkelerde bazı toplumsal ve hukuki değişiklikler yaşanmış olabilir. Örneğin, şiddetle mücadelede zayıflamalar, kadınların korunmasına yönelik hukuki güvenliklerin azalması ve toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili politikaların değişmesi söz konusu olabilir.

Ayrıca, bu kararlar uluslararası düzeyde eleştirilere yol açabilir ve ülkenin insan hakları sicilini etkileyebilir. Çıkma kararları sonrasında, kadın hareketleri ve sivil toplum örgütleri genellikle bu tür uygulamaların geri alınması için kampanyalar başlatmaktadır.

Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Tuğçe ŞEN

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu