İş Sağlığı ve Güvenliği Yükümlülüklerine Uymamanın Sonuçları
İş Sağlığı ve Güvenliği Yükümlülükleri, hem işçiyi hem de işvereni bağlamaktadır.
İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği Yükümlülüklerine Uymaması
İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği Yükümlülüklerine uymaması sonucunda birtakım yaptırımlara uğraması söz konusu olmaktadır. Söz konusu yükümlülükleri ayrı ayrı incelemekte fayda bulunmaktadır.
İşçiye Tazminat Ödeme
İşverenin iş sağlığı ve güvenliğinden doğan yükümlülüklerine uymamasının sonuçlarından biri işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veyahut kişilik haklarının ihlaline bağlı olarak zararların tazminidir.
Zarara uğrayan işçi ya da mirasçıları, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenmeyen zararların karşılığı olarak işverene maddi ve manevi tazminat davası açabileceklerdir.
“YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ E.2006/4895 K.2006/6303 T.12.06.2006 Olay iş kazası olup, İş Hukuku ve sosyal güvenlik ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmeye tabi tutulmalıdır. İşverenin iş kazası sonucu meydana gelen zarar nedeniyle hukuki sorumluluğu yasa ve içtihatlarla belirlenmiş olan ayrık haller dışında ilke olarak iş aktinden doğan işçiyi gözetme (koruma) borcuna aykırılıktan kaynaklanan kusura dayalı sorumluluktur. İnsan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işverenin işçilerin sağlığını ve güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanunu’nun 77. maddesinin açık buyruğudur. İş kazasından doğan tazminat davalarının özelliği gereği, İş Kanunu’nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle işverenin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’nün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmelidir.” |
Çalışanın Çalışmaktan Kaçınma Hakkını Kullanması
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca çalışanların işyerinde tehlikeye maruz kalmaları ya da yakın tehlike altında bulunmaları halinde çalışmaktan kaçınma hakları bulunmaktadır.
Çalışanlar söz konusu durumla karşı karşıya kaldıklarında bu durumu iş sağlığı ve güvenliği kuruluna ya da işverene bildirerek önlem alınmasını talep edebilirler. Kurul ya da işverenin gerekli tedbiri almasına kadar geçen sürede işçi çalışmaktan kaçınma hakkını kullanabilecektir.
İşçinin çalışmaktan kaçınma hakkını kullanması ücretlerinin ödenmesini engellemeyecek olup sözleşmeden ve kanundan doğan hakları saklı kalmaktadır.
Çalışanın İş Sözleşmesini Fesih Hakkı
İş sözleşmesi ile çalışanlar, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin gerekli önlemlerin alınmaması halinde iş sözleşmesini feshedebileceklerdir.
Bu durum İş Kanunu madde 24/II-f hükmünde düzenlenmiş olan fesih imkanı olup söz konusu fıkrada “Ücretin parça başına veya iş tutarı üzerinden ödenmesi kararlaştırılıp da işveren tarafından işçiye yapabileceği sayı ve tutardan az iş verildiği hallerde, aradaki ücret farkı zaman esasına göre ödenerek işçinin eksik aldığı ücret karşılanmazsa, yahut çalışma şartları uygulanmazsa” ifadeleri ile düzenlenmiştir.
İşin Durdurulması
İş sağlığı ve güvenliği hükümleri uyarınca işyerindeki bina ve eklentilerde, çalışma yöntem ve şekillerinde veyahut iş ekipmanlarında çalışanlar için hayati bir durumun tespit edilmesi halinde söz konusu tehlike giderilinceye kadar işyerinin bir bölümünde veya tamamında iş durdurulur.
Çok tehlikeli işler sınıfında yer alan maden, metal, yapı işleri gibi işlerde risk değerlendirmesi yapılmamış olması durumunda diğer şartlar oluşmasa dahi İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu madde 25/7 hükmü uyarınca iş durdurulur. Yine çok tehlikeli işler sınıfında yer alan ve ihale ile satın alınan işlerde gerekli teknolojik teçhizat sağlanmadan üretim ve imalat yapılmaya çalışılması halinde de aynı hüküm gereğince iş durdurulacaktır. İşin durdurulmasına ilişkin karar, ilgili mülki idare amirine ve işyeri dosyasının bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu il müdürlüğüne 1 gün içerisinde gönderilir.
İşin durdurulması kararı da mülki idare amiri tarafından kolluk kuvvetleri kullanılarak 24 saat içerisinde yerine getirilir. İşverenin işin durdurulmasına ilişkin olarak itiraz hakkı bulunmakta olup işveren 6 iş günü içerisinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir.
İşverenin itiraz etmesi, işin durdurulması kararını etkilemez ancak mahkeme tarafından söz konusu itiraz öncelikli olarak incelenir ve 6 iş günü içerisinde bir karar verirli. Mahkemenin bu yönde verdiği karar ise kesindir. İşveren, işin durdurulması sonucu olarak çalışanlarına ücretlerini ödemekle veya ücretlerinde bir azalma olmayacak şekilde meslek veya durumlarına göre başka bir işte çalıştırma yükümlülüğü altına da girmiş olacaktır.
“YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ E. 2015/16300 K.2015/6820 T. 09.04.2015 İş sağlığı ve güvenliği bakımından teftişe yetkili üç iş müfettişinden oluşan heyet, iş sağlığı ve güvenliği bakımından teftişe yetkili iş müfettişinin tespiti üzerine gerekli incelemeleri yaparak, tespit tarihinden itibaren iki gün içerisinde işin durdurulmasına karar verebilir. Ancak tespit edilen hususun acil müdahaleyi gerektirmesi hâlinde; tespiti yapan iş müfettişi, heyet tarafından karar alınıncaya kadar geçerli olmak kaydıyla işi durdurur. İşin durdurulması kararı, ilgili mülki idare amirine ve işyeri dosyasının bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu il müdürlüğüne bir gün içinde gönderilir. İşin durdurulması kararı, mülki idare amiri tarafından yirmidört saat içinde yerine getirilir. Ancak, tespit edilen hususun acil müdahaleyi gerektirmesi nedeniyle verilen işin durdurulması kararı, mülki idare amiri tarafından aynı gün yerine getirilir. İşveren, yerine getirildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde, yetkili iş mahkemesinde işin durdurulması kararına itiraz edebilir. İtiraz, işin durdurulması kararının uygulanmasını etkilemez. Mahkeme itirazı öncelikle görüşür ve altı iş günü içinde karara bağlar. Mahkeme kararı kesindir” hükümlerinin düzenlendiği, ayrıca 30 Mart 2013 tarih ve 28603 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan İşyerlerinde İşin Durdurulmasına Dair Yönetmeliğin “ilamların Yerine Getirilmesi” başlıklı 12. maddesinde; Durdurma kararına karşı işverenin yerel iş mahkemesinde, bu kararın yerine getirildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde itiraz hakkı olduğu düzenlenmiştir. İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanununun 25.maddesinde mahkemece verilen kararın kesin olduğu bildirilmiş ise de temyize konu bu işte mahkemece işin esası hakkında bir karar verilmediğinden dava süreaşımından reddolunduğundan mahkeme kararının kesin olduğundan söz edilemez.” |
Kamu İhalesinden Yasaklanma
Ölümlü iş kazasının meydana geldiği maden işyerlerinde işverenin kusurunun yargı kararı ile tespit edildiği takdirde mahkeme tarafından işverenin 2 yıl süreyle kamu ihalelerine katılımı yasaklanır. Söz konusu kararın bir örneği, işverenin siciline işlenmek üzere Kamu İhaleleri Kurumu’na gönderilir ve söz konusu kurumun internet sayfasında ilan edilir.
İşçinin İş Sağlığı ve Güvenliği Yükümlülüklerine Uymaması
İşçinin, İş Sağlığı ve Güvenliği Yükümlülüklerine uymaması sonucunda birtakım yaptırımlara uğraması söz konusu olmaktadır. Söz konusu yükümlülükleri ayrı ayrı incelemekte fayda bulunmaktadır.
İşverene Tazminat Ödeme
Çalışanın işverenin iş sağlığı ve güvenliği hususundaki talimatlarına aykırı davranması halinde TBK madde 400 ve İş Kanunu 26/2 hükümleri uyarınca işverenin zarara uğraması durumunda zararın tazmini gerekecektir.
İşverenin İş Sözleşmesini Fesih Hakkı
Çalışanın iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin düzenlemelere uygun hareket etmemesi halinde İş Kanunu madde 25/II-ı hükmü uyarınca işverenin fesih hakkı doğabilecektir. İlgili madde hükmünde bu durum “İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması.” Şeklinde düzenlenmiş olup işverene bu hususta fesih imkanı tanınmıştır.
“YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2015/14051 K. 2018/8516 T.12.04.2018 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (ı) alt bendinde, işverenin malı olan veya eli altında bulunan makine, tesisat, eşya ya da maddelere otuz günlük ücreti tutarını aşacak şekilde zarar vermesi halinde, işverenin haklı fesih imkânının bulunduğu belirtilmiştir. İşçinin kusursuz olduğunun ortaya çıkması durumunda, işverenin haklı fesih imkânı olmadığı gibi işçinin kusuru belli bir yüzde ya da belli bir oran olarak saptanmışsa; zararın miktarının bu kusur nispetinde azaltıldıktan sonra otuz günlük ücreti aşıp aşmadığına bakılmalıdır (Yargıtay 9.HD. 281.2010 gün, 2008/14825 E, 2010/1448 K.). Zararın işçinin kasıtlı davranışından ya da taksirli eyleminden kaynaklanmasının hukukî sonuca etkisi bulunmamaktadır. Örneğin işverene ait iş makinesi paletlerine kasten metal cisim sokmak suretiyle zarar veren veya trafik kazası sonucu işvereni zarara uğratan işçinin aynı şekilde iş sözleşmeleri haklı nedenle sona erdirilebilir. İşçinin kusuru ve zararı, ayrı ayrı uzman kişilerce belirlenmelidir (Yargıtay 9.HD. 26.1.2010 gün, 2009/25906 E, 2010/1326 K). Zarar tutarı ile karşılaştırılacak olan işçinin otuz günlük ücretinin brüt ya da net olarak dikkate alınması gerektiği noktasında Yasada herhangi bir açıklık bulunmamakla birlikte, işçi lehine yorum ilkesi uyarınca brüt ücretin esas alınması gerekir. Otuz gün, bir aydan farklı bir kavramdır. Bu noktada işçiye aylık olarak ödenen ücret yerine, günlük yevmiyesinin otuz katı tutarı dikkate alınmalıdır. Zararın otuz günlük ücreti aşması durumunda işverenin fesih hakkı doğar. İşçinin zararı derhal ödemiş ya da ödeyecek olması, işverenin bu hakkını ortadan kaldırmaz. İşverence zarar tutarının işçiden talep edilmemiş olması fesih hakkını ortadan kaldırmaz.” |
Av. Ennur GÜVEN & Av. Ahmet EKİN