Hamilin Başvurma Hakkı Dışındaki İmkanları Nelerdir?
Kanun koyucu, zamanaşımının tamamlanması veya ibraz ve protesto işlemlerinin gerçekleştirilmemiş olması nedeniyle, poliçeden doğan haklarını kaybeden alacaklı hamile, alacağını tahsil edebilmesi için çeşitli alternatif seçenekler sunmuştur.
Alacaklı, belirli şartlar altında;
- Temel ilişkiye dayanarak,
- Sebepsiz zenginleşme davası açarak,
- Karşılığın devri yaparak alacağını tahsil edebilme imkanına sahiptir.
Temel İlişkiye Dayanma Hakkı Nedir?
Poliçeler genellikle bir temel ilişkiye (örneğin, satış, kira, ödünç verme gibi) dayalı olarak düzenlenir. Poliçenin düzenlenmesi, bu temel ilişkiyi sonlandırmaz. Bu nedenle, taraflar arasında iki ayrı hukuki ilişki oluşur: biri temel ilişki, diğeri ise kambiyo ilişkisi olarak adlandırılan ikinci bir ilişkidir.
Poliçe ve diğer kambiyo senetleri, soyut bir nedenle düzenlenen senetlerdir. Bu, poliçeye bağlı bir alacak oluştuğunda, biri temel ilişkiden (örneğin, bir malın satışı) kaynaklanan bir alacak ve diğeri ise poliçeden kaynaklanan bir alacak olmak üzere iki ayrı ve bağımsız alacak olduğu anlamına gelir.
Poliçeden kaynaklanan alacağını talep etme hakkını yitiren alacaklı, bu alacağı temel ilişkiye dayanarak da talep etme hakkına sahiptir. Örneğin, bir mal satışı sözleşmesinden kaynaklanan bir alacak poliçeye bağlandığında, poliçeden doğan haklarını kaybeden senet sahibi, bu alacağı mal satışı sözleşmesi tarafı olarak, bu sözleşmeye dayalı bir talepte bulunabilir.
Bu durumda, poliçe için öngörülen kısa zamanaşımı sürelerini aşmış olsa bile, mal satışı sözleşmeleri için geçerli olan on yıllık zamanaşımı süresine tabi olacaktır. Temel ilişkiye dayandığında, zamanaşımı dolmuş olan senet, bir delil başlangıcı olarak kabul edilir ve alacağın tanık da dahil olmak üzere her türlü delil ile ispat edilmesine olanak tanır.
Sebepsiz Zenginleşme İstemi Nedir?
Zamanaşımı sebebiyle ya da gereken işlemlerin ihmal edilmesi sonucu poliçeden doğan hakları kaybeden hamil, yasada belirtilen kişilere karşı sebepsiz zenginleşme davası açma hakkını elde eder (m. 732/1).
Bu tür sebepsiz zenginleşme, adıyla aynı olmasına rağmen Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümlerinden farklı bir kavramdır ve özellikle kambiyo senetlerine özgüdür. Poliçeye özgü sebepsiz zenginleşme talebinin miktarı, poliçenin bedelini aşamaz.
Poliçelere özgü sebepsiz zenginleşme talebinde bulunabilmek için şu şartların karşılanması gerekmektedir:
- Zamanaşımı ya da poliçeden kaynaklanan hakların korunması için gerekli işlemlerin (ibraz ve protesto) yapılmamış olması,
- Hamilin malvarlığında bir eksilmenin (zararın) meydana gelmiş olması,
- Sebepsiz zenginleşme talebinde bulunulan kişinin hamil aleyhine zenginleşmiş olması.
Bu sebepsiz zenginleşme davasını açmak için belirli bir zamanaşımı süresi bulunmaktadır. Zamanaşımı süresi, poliçenin zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden tarihten itibaren 1 yıldır (m. 732/4). Kanun, bu sebepsiz zenginleşme davasının ileri sürülebileceği kişileri sınırlı bir şekilde belirlemiştir. Bu kişiler şunlardır:
- Poliçeyi düzenleyen kişi,
- Poliçeyi kabul eden muhatap (asıl borçlu),
- Poliçenin ödeneceği yerleşim yerinde bulunan kişi,
- Poliçe, kendi hesabına düzenlenmiş olan kişi veya ticari işletme.
Ancak, poliçeden doğan borcu ödemiş olan bir ciranta karşısında bu tür bir istem ileri sürülemez (m. 732/3).
Karşılığın Devri Nedir?
Poliçe düzenlerken genellikle düzenleyenin, muhatap (asıl borçlu) ile bir alacağı vardır ve düzenleyen, bu alacağı poliçe aracılığıyla muhatapta tahsil etmeyi amaçlar. Düzenleyenin muhatap karşısındaki bu alacağına “karşılık” denir.
Poliçenin düzenlenmesi, düzenleyenin karşılık ilişkisinden kaynaklanan haklarının poliçe hamiline veya cirantalara geçmesine neden olmaz; yani, karşılık düzenleyenin elinde kalmaya devam eder. Dolayısıyla, poliçeden doğan haklarını kaybeden hamil, düzenleyenden karşılığı talep edemez.
Ancak, kanun bazı istisnai durumlarda, düzenleyenin sahip olduğu hakların (karşılığın) da devredilebileceğini düzenlemiştir. Bu sayede, karşılık kendisine devredilen hamil, poliçeden doğan haklarını kaybettiğinde muhataptan karşılığı talep edebilir.
Karşılığın devredilmesi, iradi devir ve kanuni devir şeklinde gerçekleşebilir.
İradi Devir Nedir?
Düzenleyen, karşılık ilişkisinden doğan haklarını poliçede beyan ederek başka bir kişiye devredebilir. Bu durumda, bu haklar, poliçe hamili kim ise ona geçer. Bu şekilde, hamil poliçeden doğan haklarını kaybettiğinde bile, karşılık ilişkisine dayanarak muhataptan talep edebilir.
Ancak, karşılığın devri muhataba bildirilmelidir. Aksi takdirde, haberdar olmayan muhatap, hamile ödeme yapmaktan kaçınabilir. İhbar yapıldığında, muhatap artık devir hakkında bilgi sahibi olduğundan, karşılığı muhafaza etmekle yükümlüdür ve üçüncü kişilere devredemez.
Kanuni Devir Nedir?
Düzenleyen iflas ettiğinde, karşılık ilişkisinden doğan haklar artık poliçe hamiline geçer. Bu durumda, hamil, poliçeden doğan haklarını kaybettiğinde bile, karşılık ilişkisine dayanarak muhataptan talep edebilir. Ancak, karşılığın kanunen devri sadece düzenleyenin iflas ettiği durumlar için geçerlidir.
Bu tür bir devrin sonuçlarından bahsedebilmesi için iflasın açıklandığının ilan edilmesi gerekmektedir. İlanın yapılmadığı durumda muhatap, hamile ödeme yapmaktan kaçınabilir. İlan yapıldığında ise muhatap artık devirden haberdar olduğundan, karşılığı muhafaza etmekle yükümlüdür ve üçüncü kişilere devredemez.
Muhatap, kanuni devir durumunda iflas ilanından sonra, iradi devir durumunda ise devir hakkında bilgilendirildiği anda sadece hakkını ispat eden hamile karşı ödeme yapabilir. Karşılığın devredilmesi ile düzenleyenin bu hakkı ortadan kalkar, ancak muhatap devri öğrendiğinde düzenleyenin savunmalarını ileri sürebilir.
Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Kübra DEMİR