Hakimin Reddi ve Çekinmesi
Hakimin reddi ve çekinmesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile düzenlenme altına alınmıştır.
Hakim, mahkemelerde çalışan ve hukuk kuralları çerçevesinde kalarak herhangi bir konuda karar alınmasını sağlayan kişidir. Hakimler, şahısların devlet ya da yine şahıslarla yaşadığı anlaşmazlıkları çözüme kavuşturur.
Hakimler bakımından ilk üzerinde durulması gereken husus hâkimlerin tarafsızlığı bakımından oldukça önemli düzenlemeler olan hâkimlerin davadan çekilmesi ve hâkimlerin reddi nedenleridir.
Hakimin Reddi Nedenleri
Hakimin çekinmesi nedenlerinin aksine reddi nedenlerinde, hakimin tarafsızlığına kesin gözüyle bakılmaz. Ancak tarafsızlığını kaybedebileceği şüpheli bir hal vardır. O yüzden hakimin reddi nedenleri kanunda (sınırlı olarak sayılmamıştır.)
Red istemi vekil tarafından yapılacaksa vekilin özel olarak yetkilendirilmiş olması gerekir. Hakimin reddi nedenleri kişiseldir. Yani bir heyet halinde yargılama yapan mahkeme tamamen reddedilemez.
Hakimin reddi nedenleri kanunumuzda şu şekilde düzenlenmiştir:
Hakimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması hâlinde, taraflardan biri hâkimi reddedebileceği gibi hâkim de bizzat çekilebilir.
Özellikle aşağıdaki hâllerde, hâkimin reddi sebebinin varlığı kabul edilir:
- Davada, iki taraftan birine öğüt vermiş ya da yol göstermiş olması.
- Davada, iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği hâlde görüşünü açıklamış olması.
- Davada, tanık veya bilirkişi olarak dinlenmiş veya hâkim ya da hakem sıfatıyla hareket etmiş olması; uyuşmazlıkta arabuluculuk veya uzlaştırmacılık yapmış bulunması.
- Davanın, dördüncü derece de dâhil yansoy hısımlarına ait olması.
- Dava esnasında, iki taraftan birisi ile davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması.
Hakimin Reddi Usulü
Hakimi taraflar reddedebileceği gibi hakimde tarafsız kalamayacağını düşündüğü hallerde kendi kendini reddedebilir.
Hakim, reddini gerektiren sebeplerden biri varken bizzat çekilmezse, iki taraftan biri ret talebinde bulununcaya kadar davaya bakabilir. Hakimin kendisini reddetmesi herhangi bir süreye tabi değildir. Eğer taraflar hakimi reddedecekse isteğini en geç ilk oturuma kadar bildirmeleri gerekir. Ancak taraflar ret sebebini daha sonra öğrenmişlerse sonraki oturumda bir işlem yapılmadan ileri sürülmesi gerekir.
Hakimin reddi, dilekçeyle talep edilir. Bu dilekçede, ret talebinin dayandığı sebepler ile delil veya emarelerin açıkça gösterilmesi ve varsa belgelerin eklenmesi gerekir. Hakimin reddi dilekçesi, reddi istenen hakimin mensup olduğu mahkemeye verilir. Hakimi reddeden taraf, dilekçesini karşı tarafa tebliğ ettirir. Karşı taraf bir hafta içinde cevap verebilir. Bu süre geçtikten sonra yazı işleri müdürü tarafından ret dilekçesi, varsa karşı tarafın cevabı ve ekleri, dosya ile birlikte reddi istenen hakime verilir. Hakim bir hafta içinde dosyayı inceler ve ret sebeplerinin kanuna uygun olup olmadığı hakkındaki düşüncesini yazı ile bildirerek, dosyayı hemen merciine gönderilmek üzere yazı işleri müdürüne verir.
Ret sebebi sabit olmasa bile, merci bunu muhtemel görürse, ret talebini kabul edebilir. Ret talebi geri alınmaz.
Reddedilen hakim 3 halde ret isteğini geri çevirebilir:
- Ret talebi süresinde yapılmamışsa
- Ret sebebi ve nu sebebe ilişkin inandırıcı delil veya emare gösterilmemişse
- Ret talebinin davayı uzatmak amacıyla yapıldığı açıkça anlaşılıyorsa.
Reddi istenen hakim, ret hakkında merci tarafından karar verilinceye kadar o davaya bakamaz.
Ret talebinin merci tarafından kabul edilmemesi halinde, reddi istenen hakim davaya bakmaya devam eder.
Esas hüküm bakımından istinaf yolu kapalı bulunan dava ve işlerde, hakimin reddi talebiyle ilgili merci kararları kesindir. Esas hüküm bakımından istinaf yolu açık bulunan dava ve işlerde ise ret talebi hakkındaki merci kararlarına karşı tefhim veya tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesinin bu husustaki kararları kesindir.
Hakimin Davadan Çekinmesi (Davaya Bakmasının Yasak Olduğu Haller)
Hakimin kesinlikle görmekte olduğu bir davada tarafsız kalamayacağının düzenlendiği hallere hâkimin yasaklılık halleri denir.
Kanunda yasaklılık halleri tahdidi olarak düzenlenmiştir. Bu hallerden birisi ortaya çıktığında hâkimin kendisi resen çekinmek zorunda olduğu gibi, taraflarda yargılamanın her aşamasında bu nedenlerden birisinin ortaya çıkması halinde hâkimin çekinmesi gerektiğini ileri sürebilir.
Ayrıca yeni HMK ya göre iki tarafın açıkça ve yazılı olarak muvafakat etmesi halinde dahi, hâkim bu davaya bakamaz.
Hâkimin yasaklılık halleri oldukça önemli olduğundan hem mutlak olarak böyle bir karar istinaf mahkemesi tarafından kaldırılır. Hem de davaya bakması yasak olan hâkimin davaya bakmış olması bir yargılamanın iadesi nedenidir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda yasaklılık halleri olarak şunlar düzenlenmiştir. Bu düzenleme tahdididir ve genişletilemez:
- Kendisine ait olan veya doğrudan doğruya ya da dolayısıyla ilgili olduğu davada.
- Aralarında evlilik bağı kalksa bile eşinin davasında.
- Kendisi veya eşinin altsoy veya üstsoyunun davasında.
- Kendisi ile arasında evlatlık bağı bulunanın davasında.
- Üçüncü derece de dâhil olmak üzere kan veya kendisini oluşturan evlilik bağı kalksa dahi kayın hısımlığı bulunanların davasında.
- Nişanlısının davasında.
- İki taraftan birinin vekili, vasisi, kayyımı veya yasal danışmanı sıfatıyla hareket ettiği davada.
Hakimin Çekinme Usulü
Hakimin davaya bakmasının yasak olduğu hallerde hâkim davaya bakamaz, taraflar talep etmeseler bile çekinmek zorundadır.
Tek hâkimli mahkemelerde hâkim çekinme kararını kendisi verir. Çok hâkimli mahkemelerde ise çekilmesi istenen hâkimin oya katılmamasıyla verilir.
Davaya bakması yasak olan hâkimin yasak halinin doğumundan sonra yaptığı işlemler üst mahkemenin kararı ile iptal olunabilir. Kanuna göre yapıla işlemlerin mutlak olarak iptal edileceğini öngörmemiştir.
Çekinme kararının ilk derece mahkemesi hakimince verildiği hallerde, başvuru üzerine bölge adliye mahkemesinin vereceği karar kesindir.
Davaya bakması yasak olan hakimin verdiği karar ve hükümler her halde iptal olunur. Tarafların yapmış olduğu işlemler ise geçerliliğini korur.
Yaptığı işlemler ve verdiği kararlar iptal edilen hakim yargılama giderlerine mahkum edilir.
Burada şunu da belirmek gerekir ki, hakimin çekinme nedenleri olmaksızın hakimin çekinmesini istemek, hakimin reddi hükmündedir.
Hakimlerin Sorumluluğu
Hakimlerin sorumluluğu üç başlık altında incelenebilir. Cezai sorumluluğu, disiplin sorumluluğu ve hukuki sorumluluğu.
- Cezai sorumluluk olarak, hakimler ve savcılar kanunu hakim ve savcıların sorumluluğunu özel olarak düzenlemiştir. Fakat bunun yanında ceza kanunu, rüşvet, irtikap, görevi ihmal ve görevi suistimal gibi halleri de hakim ve savcılar bakımından bir ağırlaştırıcı neden olarak kabul etmiştir.
- Disiplin sorumlulukları bakımından ise, hakimlerin disiplin sorumluğu da 657 sayılı kanundan farklı olarak Hakimler ve Savcılar kanunda düzenlenmiştir. Hakimlerin disiplin sorumluluğu, Adalet bakanlığından izin almak kaydıyla Adalet müfettişlerince yapılır. Disiplin cezası ise HSYK tarafından verilir. Disiplin cezasının sıralaması da 657’den farklıdır.
- Hakimlerin hukuki sorumluluğu ise hakimler HUMK’ a göre yargı görevini ifa ederken bir zarara sebep olmuşlarsa diğer devlet memurlarından farklı olarak verdikleri zarardan bizzat sorumlu tutulmuşlardı. Ancak 6100 sayılı HMK hakimin birinci derece sorumluluğu yerine Devletin birinci derece sorumluluğu kabul edilmiştir. Fakat devlet ödediği tazminat nedeniyle, sorumlu hakime ödeme tarihinden itibaren 1 yıl içinde rücu eder.
Hakimin Sorumluluk Halleri
Sorumluluk sebepleri kanunda sayılmıştır:
Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
- Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
- Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
- Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
- Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
- Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
- Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.
Tazminat davasının açılması, hâkime karşı bir ceza soruşturmasının yapılması yahut mahkûmiyet şartına bağlanamaz. Devlet, ödediği tazminat nedeniyle, sorumlu hâkime ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde rücu eder.
Davaların Açılacağı Mahkeme ve Yargılama Usulü
Devlet aleyhine açılan tazminat davası, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hakimlerinin fiil ve kararlarından dolayı, Yargıtay ilgili hukuk dairesinde davaların açılacağı mahkeme:
MADDE 47- (1) Devlet aleyhine açılan tazminat davası, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı, Yargıtay ilgili hukuk dairesinde; Yargıtay Başkan ve üyeleri ile kanunen onlarla aynı konumda olanların fiil ve kararlarından dolayı Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesinde ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülür. Dava, bu dairenin Başkan ve üyelerinin fiil ve kararlarından dolayı ise yargılama Yargıtay Üçüncü Hukuk Dairesinde yapılır. Verilen kararların temyiz incelemesi Hukuk Genel Kurulunca yapılır. Temyiz incelemesine, kararı veren başkan ile üyeler katılamaz.
Devletin sorumlu hâkime karşı açacağı rücu davası, tazminat davasını karara bağlamış olan mahkemede görülür.
Mahkeme, açılan tazminat davasını, ilgili hâkime resen ihbar eder. Böylece hâkim açılacak olan tazminat davasına feri müdahil olarak katılır.
Ekin Hukuk Bürosu olarak alanında uzman avukat kadromuzla dava ve işlemlerinizi takip edebilmemiz için bizimle iletişim kurabilirsiniz.
Av. Ahmet EKİN & Şevval Asude DOĞAN