Hakaret Suçu (TCK. m.125)
Hakaret Suçu (TCK. m.125)
Hakaret suçu Türk Ceza Kanununun ikinci kısmının “Şerefe Karşı Suçlar” başlıklı bölümünde 125. madde ve devamında düzenlenmiştir. 125. madde şu şekildedir;
Hakaret Madde 125- (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir. (2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur. (3) Hakaret suçunun; a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı, b)Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı, c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. (4) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır. (5) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır. |
Hakaret suçu ile korunan hukuki değer; kişinin onur, şeref ve saygınlığıdır.
I. Suçun Unsurları
1. Maddi Unsurlar
a. Fiil
Hakaret suçunun oluşabilmesi için failin mağdura fiil ya da olgu isnat etmesi gerekmektedir. İsnat edilen olayın günümüzde veya geçmişte meydana gelmesi suçun oluşumu bakımından önemlidir. İsnat edilen olayın genel kısmının belirtilmesi yeterlidir, ayrıca tüm detaylarının belirtilmesi aranmaz. İsnat edilen olayın gerçek olup olmadığının, herkes tarafından bilinip bilinmediğinin de önemi bulunmamaktadır.
Sövme suretiyle onur, şeref ve saygınlığa saldırılması halinde de hakaret suçu gündeme gelebilir. Sövme kavramıyla aranan kişinin toplum arasında küçük düşürülmesi, şeref ve itibarını zedeleyen davranışların varlığıdır.
YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ 2017/2089 Esas, 2017/5263 Karar, 08.11.2017 Tarih. Oluşa ve dosya kapsamına göre, sanığın kendisine ait facebook hesabı üzerinden paylaştığı “Duyuru” başlıklı yazı ve içeriğinde geçen “faşist çete” ibarelerinin yazının bütünü değerlendirildiğinde eleştiri ve ifade özgürlüğü sınırlarında kaldığı kabul edilebilirse de, sanığın aynı sosyal medya hesabından paylaştığı dönemin Başbakanı hakkında yazdığı ve anlamı herkes tarafından anlaşılabilen “O.Ç” ibaresinin eleştiri ve ifade özgürlüğü sınırlarını aşarak, incitici, küçük düşürücü ve kişinin toplum içindeki saygınlığını zedeleyici mahiyette olması nedeniyle hakaret vasfı taşıdığı ve sanığın eyleminin TCK’nın 125. maddesinde düzenlenen hakaret suçunu oluşturduğu gözetilmeyerek yasal ve yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi, |
Sövme yazı, söz veya işaret ile de gerçekleşebilir. Ayrıca suç icrai hareketle gerçekleşebileceği gibi ihmal suretiyle de gerçekleşebilir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre “fahişe” , “manyak, “alçak” denilmesi sövme kapsamındadır.
YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas 2018/3001, Karar 2020/928, Tarih15.01.2020 Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; O. TV isimli internet sitesinde katılan hakkında yapılan yayına yönelik olarak sanık tarafından yapılan “yalaka, g.. kılı olmuşsun” biçimindeki yorumun muhatabının katılan olması ve bu sözlerin katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta bulunması karşısında, suçtan kurtulmaya yönelik sanık savunmasına itibar edilerek, yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı ve katılan … vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, |
Bedduaların hakaret sayılıp sayılmadığı hususuna da değinilmelidir. Kamu görevlisine karşı gerçekleştirilen beddua içtihatlarda hakaret kabul edilirken sivillere gerçekleştirilen beddualar hakaret sayılmamaktadır.
Gerçekleştirilen fiilin suç oluşturabilmesi için fiil mağdurun şeref ve saygınlığına tecavüz edebilmelidir. Ancak onur, şeref ve saygınlığı zedelemeyecek kaba sözler hakaret kapsamında değerlendirilmemektedir.
YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ 2020/8130 Esas , 2020/15390 Karar 05.11.2020 Tarih Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Yargılamaya konu somut olayda; sanığın katılana yönelttiği “okumuşunda adam olamamışın” şeklindeki ifadeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı davranış – ağır eleştiri niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yasal olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçe ile mahkûmiyet kararı verilmesi, |
Yargıtay verdiği kararlarda; ceza makbuzunu yırtarak polis memurunu fırlatma, bulduğu kâğıtları hemşirenin suratına fırlatma fiillerini hakaret saymıştır.
Mağdura sesli, yazılı veya görüntülü gerçekleştirilen hakaretler de huzurda yapılmış sayılır.
b. Fail
TCK’nın 125. maddesinde suçun faili için “bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi” ifadesi kullanılmıştır. Hakaret suçunun faili kanunda ayrıca düzenlenmediğinden bu suçun faili herkes olabilmektedir. Ancak failin tüzel kişi olması mümkün olmadığından yalnızca gerçek kişiler fail olabilecektir.
Hakaret suçunun basın yoluyla işlenmesi halinde ise failin belirlenmesi ve failin suçtan sorumluluğu 5187 sayılı Basın Kanununda düzenlenmiştir
c. Mağdur
Kanunda mağdur konusunda herhangi bir sınırlandırılmaya gidilmediğinden hakaret suçunun mağduru herkes olabilmektedir. Ancak mağdurun sıfatı önem arz edebilmektedir.(Cumhurbaşkanına karşı gerçekleştirilecek hakaretler gibi.)
Ayrıca küçükler ve akıl hastalığı bulunan kişilerin de şeref ve saygınlığı bulunduğundan bu kişiler algılayamasa bile bu kişilere karşı gerçekleştirilen hakaretler suç kapsamındadır.
Kişinim bedeni rahatsızlığının ifade edilmesi halinde de hakaret suçu oluşabilecektir. Örneğin; kör, kel, psikopat gibi.
Ölülerin bu suçun mağduru olması mümkün olmayıp kişinin ölümünden sonra gerçekleştirilecek hakaretler kanunun 130. maddesi kapsamında değerlendirilecektir.
Bu suçun oluşabilmesi için mağdurun belirli veya belirlenebilir olması gerekmektedir. Ancak mağdurun tayin ve teşhis edilmesinden anlaşılması gereken mağdurun isim ve soy isminin bulunmasını gerektirmez.
Mağdurun belirlenmesi Madde 126- (1) Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır. |
Bu suçun oluşumu bakımından mağdurun belirli veya belirlenebilir olması gerekmektedir. Fiilin yöneldiği topluluk ne kadar kalabalık olursa mağdurun tayini o kadar zorlaşır ve suç oluşmaz.
Tüzel kişilerin hakaret suçunun mağduru olması mümkün değildir.
d. Suçun Nitelikli Halleri
- Kamu Görevlisine Karşı Görevinden Dolayı İşlenmesi
Bu nitelikli halin gerçekleştirilmesi bakımından suçun huzurda veya gıyapta işlenmesi bakımından bir fark bulunmamaktadır. Önemli olan hakaret suçunun kişiye karşı görevinden dolayı işlenmesidir. Yani kamu görevlisiyle hakareti oluşturan fiil arasında illiyet bağı bulunmalıdır.
YARGITAY CEZA GENEL KURULU 2013/521 Esas, 2014/54 Karar, 11.02.2014 Tarih. Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; Sanık Cumhuriyet savcısının yazı işleri müdürü olan mağdure A.. E..’a, “sen emir köpeği misin”, “senin çirkin suratını görmek istemiyorum” şeklinde sözler söylediği 30.06.2009 tarihli tutanak kapsamı, mağdure ve tanık beyanlarından anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı eylemin sabit olduğu, onur, şeref ve saygınlığı rencide eder nitelikte gerçekleşen bu eylemin 5237 sayılı TCK’nun 125. maddesinde düzenlenen hakaret suçunu oluşturduğu görülmektedir. Sarıyer 2. Asliye Ceza Mahkemesinde iddia makamını temsil etmekle görevli Cumhuriyet savcısı olan sanığın, suç tarihinde adliyeye gelmemesi nedeniyle söz konusu mahkemenin duruşmasına bir saat kadar süre ile başlanamadığı, durumun Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığı görevini vekaleten yürüten Cumhuriyet savcısı. …. iletilmesi üzerine adı geçen tarafından yazı işleri müdürü mağdure A.. E..’a görevli Cumhuriyet savcısına telefonla durumun hatırlatılması hususunda talimat verildiği, mağdure tarafından sanık Cumhuriyet savcısının telefonla arandığı ve sanığın mağdurenin telefonla aramasına öfkelenmesi nedeniyle suç oluşturan sözleri söylediği anlaşıldığından, eylem ile ifa edilen kamu görevi arasında nedensellik bağının bulunduğu ve hakaret suçunun kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenmesine ilişkin nitelikli halin gerçekleştiği kabul edilmelidir. |
Kamu görevlisi kamu görevinden ayrıldıktan sonra bu sıfatı sebebiyle hakaret edilirse yine nitelikli halin uygulanması gerekmektedir. Çünkü kanun hakaretin görev devam ederken gerçekleşmesini aramamıştır.
- Dini, Siyasi, Sosyal, Felsefi İnanç, Düşünce Ve Kanaatlerini Açıklamasından, Değiştirmesinden, Yaymaya Çalışmasından, Mensup Olduğu Dinin Emir Ve Yasaklarına Uygun Davranmasından Dolayı İşlenmesi
765 sayılı Eski Türk Ceza Kanununa göre bu nitelikli hal bakımından bir genişleme mevcuttur. Eski kanundaki düzenleme sadece din ve ibadet özgürlüğünü düzenlemekteyken şu an siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerin açıklanması da korunmaktadır. Eski kanunda semavi dinler öne çıkarılmaktayken 5237 sayılı kanunla getirilen düzenlemeyle diğer dinlerin mensupları da bu korumadan yararlanacaktır.
- Kişinin Mensup Bulunduğu Dine Göre Kutsal Sayılan Değerlerden Bahisle İşlenmesi
Anayasanın 24. maddesine göre; “Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.” Kişilerin mensubu bulunduğu din sebebiyle hakarete uğraması kişilerin şeref ve haysiyetini inciteceğinden bu hal daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hal olarak düzenlenmiştir.
- Hakaretin alenen işlenmesi
Aleniyet kavramının karşılığı Türk Ceza Kanununda açıkça düzenlenmemiştir. Fiilin herhangi bir kimse tarafından görülüp işitilebileceği bir ortamda söylenmesi halinde aleniyetin gerçekleştiği kabul edilmektedir. Yani bu nitelikli halde sayısı belirli olmayan kişiler hakareti kolaylıkla öğrenebilecektir. Suçun basın yayın yoluyla işlenmesi halinde de hakaretin alenen gerçekleştirdiği düşünülmektedir.
Günümüzde İnstagram-Twitter gibi sosyal medya siteleri üzerinden gerçekleştirilen hakaret fiillerinde de aleniyetin gerçekleştiğini kabul etmek gerekir.
YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ 2017/14581 Esas, 2018/1847 Karar, 01.03.2018 Tarih. Aleniyetin gerçekleşmesi için olay yerinde başkalarının bulunması yeterli olmayıp, hakaretin belirlenemeyen sıfat ve sayıda kişi tarafından görülme, duyulma ve algılanabilme olasılığının bulunması, herhangi bir sınırlama olmaksızın herkese açık olan yerlerde işlenmesinin gerekmesi karşısında, olay tarihinde vatani görevini ifa eden sanığın yemekhanede gerçekleştirdiği hakaret eyleminin aleniyet unsuru taşımadığı ve suçun unsurları itibariyle oluşmadığı gözetilmeden, beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi, Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, |
e. Suçun Konusu
Suçun hukuki konusu, suçla korunmak istenen hukuki varlıktır. Hakaret suçunun hukuki konusu ise bireyin toplum içindeki saygınlığı ve şerefidir.
2. Manevi Unsur
Hakaret suçu ancak kasten işlenebilmektedir. Failin herhangi bir saikle hareket etmesi aranmamaktadır. Suçun oluşumu için mağdurun şerefinin saldırıya uğraması ve failin bunu bilmesine rağmen bu sonucu istemesi aranmaktadır.
Hakaret suçu sınırlı hallerde olası kastla da işlenebilmektedir. Fail, davranışlarının mağdurun saygınlığını zedeleyebileceğini öngörmüş yine de davranışını gerçekleştirmişse olası kasıtla hakaret etmesi söz konusu olacaktır.
Kanunda hakaret suçunun taksirle işlenebileceği açıkça düzenlenmediğinden suçun taksirle işlenmesi olanaklı değildir ve suçun taksirli hali kanunda düzenlenmemiştir.
3. Hukuka Aykırılık Unsuru
Bir eylemde hukuka uygunluk sebebi mevcut olursa fiil hukuka uygun olacağından cezalandırılamayacaktır. Hakaret suçuna ilişkin hukuka uygunluk sebepleri hakkın kullanılması sebebi kapsamında değerlendirilen; ihbar ve şikayet hakkı, basının haber hakkı, savunma dokunulmazlığıdır.
- İhbar ve Şikayet Hakkı
Anayasanın 74. maddesinde; “Vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir.” hükmüne yer verilmiştir.
İhbar ve şikayet hakkı kullanılırken kişiler belirli kişilere suç teşkil eden bir fiil veya olguyu isnat etmektedir. İsnat gerçekleşmedikçe ihbar veya şikayette bulunulmuş olmayacaktır. Ancak kişi ihbar ve şikayet hakkının sınırlarını aşarak masum olduğunu bildiği kişiye fiil veya olgu isnat ederse bu durumda hakaret suçu gerçekleşecektir.
- Basının Haber Verme Hakkı
Basının haber verme hakkı sadece bir olayı bildirmesi ile sınırlı olmayıp eleştiriler yapabilme özgürlüğünü de kapsar.
Basında yer alan haberlerin haber verme hakkı kapsamında değerlendirilebilmesi için; verilen haberin doğru ve güncel olması, kamusal yarar barındırması, gerekmektedir. Olaylarda yer alan haberin hukuka uygun olup olmadığının tespitinde dönemin koşulları değerlendirilerek yeterli araştırmaların yapılıp yapılmadığı da dikkate alınmalıdır.
- Savunma Dokunulmazlığı
Savunma dokunulmazlığı mevcut yargılamanın taraflarına tanınmış bir hukuka uygunluk sebebidir. Bu sebebin gerçekleşmesi için en önemli koşul ise; isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olmasıdır.
YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ 2017/2199 Esas, 2017/9552 Karar, 25.09.2017 Tarih. İncelenen dosyada; müştekilerin şikayet dilekçesi ve eklerine göre, şüpheli tarafından birden fazla merciiye müştekiler hakkında dilekçeler yazıldığı, şüpheli tarafından bu dilekçelerin kendisi tarafından yazıldığının kabul edildiği, dilekçe içeriklerindeki ifadeler incelendiğinde kullandığı sözlerin TCK’nın 128. maddesinde düzenlenen iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında kaldığı ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından kanun yararına bozma talebinin reddine karar verilmiştir. SONUÇ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK’nın 309 maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, |
Madde metninde “isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması” vurgulandığından bu hukuka uygunluk sebebinin hakaretin sövme suretiyle işlenmesi durumunda uygulama bulmayacağını söylemek mümkündür.
İddia ve savunma dokunulmazlığı Madde 128- (1) Yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnatlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması halinde, ceza verilmez. Ancak, bunun için isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir. |
II. Suçun Özel Görünüş Biçimleri
1. Teşebbüs
Hakaret suçu bir tehlike suçudur. Yani suçun oluşabilmesi için hakaretin mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek olması yeterli görülmüş rencide olması aranmamıştır.
Gıyapta hakaret ihtilat unsurunun gerçekleşmesi (hakaretin 3 kişi tarafından öğrenilmesi) ile tamamlanmaktadır. Objektif cezalandırılma şartı ihtiva edilen suçlarda teşebbüs mümkün olmadığından bu halde de teşebbüs mümkün olamayacaktır.
Yazı ile gerçekleştirilen hakaretlerde suçun teşebbüs aşamasında kalması mümkünken söz ile gerçekleştirilen hakaret suçunda suç mağdurun duymasıyla tamamlanacağından teşebbüs mümkün değildir.
Fail basın yoluyla hakaret etmiş ve ardından düzeltme yazısı yayınlanmışsa artık suç oluştuğundan ve etkin pişmanlık hükümleri yalnızca kanunda düzenlenen suçlarda uygulanabileceğinden uygulama alanı bulmayacaktır.
2. İştirak
Madde metninde özel bir düzenleme bulunmadığından bu suç açısından iştirakin bütün biçimleri söz konusu olabilir.
Birden fazla failin suçun icra hareketleri üzerinde egemenlik oluşturdukları halde müşterek faillik kavramı söz konusu olabilecektir.
Hakaret bizzat işlenebilen bir suç olsa da bir başkasının araç olarak kullanılması halinde dolaylı faillik gündeme gelecektir.
3. İçtima
Hakaret suçunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkündür. Aynı kişiye karşı değişik zamanlarda hakaret suçu işlenebileceği gibi, birden fazla kişiye yönelik hakaretlerde de zincirleme suç hükümleri kapsamında cezalandırılacaktır.
YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ 2019/23524 Esas, 2020/7827 Karar, 22.06.2020 Tarih. İnceleme konusu somut olayda; iddianamede sanığın, polis memuru olan mağdur ve müştekilere aynı olayın devamı mahiyetinde iki ayrı hakaret ve iki ayrı tehdit suçlarını işlediğinin iddia edildiği, mahkemece de eylemlerin bu şekilde kabul edildiğinin anlaşıldığı, ancak sanığın mağdur ve müştekilere, suç kastı yenilenmeden aynı olayın devamı niteliğinde kabul edilecek şekilde gerçekleşen eylemleri bakımından, TCK’nın 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerekirken, iki ayrı tehdit ve iki ayrı hakaret suçundan cezalandırılma yoluna gidilmesi hukuka aykırı görülmüştür. |
Kanunun 125. maddesinin 5. fıkrasına göre; “Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi halinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.” Bu hükmün uygulanabilmesi için hakaret suçunun kurulu oluşturan bütün üyelere yöneltilmiş olması gerekmektedir
III. Cezalandırma Şartı Olarak İhtilat Bulunması
Objektif cezalandırılabilme şartları, suçun tüm unsurlarının bulunmasıyla beraber gerçekleşmediği takdirde suç teşkil eden fiilin cezalandırılmasını engelleyen şarttır. Bu şartı bulunduran suçlara teşebbüs cezalandırılamaz.
Türk Ceza Kanununun 125. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesine göre; “Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.” Suçun oluşumu bakımından en az üç kişimim isnat olan fiili öğrenmesiyle ihtilat gerçekleşir. Ayrıca fail, değişik zamanlarda, isnat ettiği fiili farklı kimselere bildirerek üç kişiyi tamamlarsa bu suç yine oluşur.
YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ 2019/7840 Esas, 2020/613 Karar, 14.01.2020 Tarih. Hakaret suçu mağdurun olmadığı veya mağdurun doğrudan vakıf olamayacağı bir şekilde işlendiğinde gıyapta hakaret suçu oluşmaktadır. Gıyapta hakaret suçunun cezalandırılması için, failin mağdur dışında toplu veya dağınık en az üç kişiyle ihtilat ederek bu suçu işlemesi gerekmektedir. Somut olayda, sanığın, tanık …’nin iş yerine gelerek tanıklar …,. …, …, …’nin de bulunduğu sırada mağdurlara yönelik hakaret ettiğinin tanıklar tarafından doğrulanması karşısında, her altı tanığın da hakareti bizzat anlamaları ve vakıf olmaları nedeniyle, gıyapta hakaret suçu için öngörülen “en az üç kişiyle ihtilat” öğesinin oluştuğu gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısı’nın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, |
Fail hakareti oluşturan sözlerin bulunduğu mektubu diğer iki kişiye de ulaştırmak amacıyla tek kişiye verirse ve bu kişi de sözleri diğer iki kişiye iletirse bu durumda ihtilat gerçekleşecektir. Ancak failin tek kişinin okuması için gönderdiği mektup birçok kişi tarafından okunursa bu durumda söz konusu suç oluşmayacaktır.
İhtilatı oluşturacak kişilerin sözün hakaret olduğunu algılayabilmesi gerekmektedir. Aksi halde algılamayan kişilerin ihtilatın belirlenmesinde dikkate alınmazlar.
IV. Cezayı Kaldıran veya Azaltan Haller
Cezayı kaldıran veya azaltan haller üç ana başlık altında kanunun 129. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir;
Haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret Madde 129- (1) Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir. (2) Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmez. (3) Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir. |
- Hakaret Suçunun Haksız Bir Fiile Tepki Olarak İşlenmesi
-Bu durum ile özel bir tahrik hali öngörülmüştür.Bu durumda 129. maddenin 1. fıkrasının bulunduğu hallerde genel hükümlerde bulunan haksız tahrik durumu uygulama alanı bulmayacaktır.
129. maddenin 1. fıkrasının uygulanabilmesi için;
- Mağdurun haksız eyleminin mevcudiyeti,
- Sanığın eyleminin hakaret olması
- Hareketin haksız fiili gerçekleştiren mağdura karşı gerçekleşmesi gerekmektedir.
29. maddede düzenlenen genel tahrik halinden farklı olarak haksız fiilin hiddet ve şiddetli eylem meydana getirmesi aranmamaktadır. Bu fiil ayrıca hakaret suçuna vücut vermemelidir. Aksi takdirde maddenin 3. fıkrası uygulanacaktır.
- Suçun Kasten Yaralama Suçuna Tepki Olarak İşlenmesi
Kanun koyucu kasten yaralama suçuna tepki olarak hakaret fiilinin gerçekleştirilmesini cezasızlık hali olarak düzenlemiştir. Ancak bu durumun cezasızlık sebebi olarak sayılabilmesi için hakaret fiilinin gerçekleştiği anda kasten yaralama suçunun etkilerinin fail üzerinde etkisinin devam etmesi aranmaktadır.
Madde metninde yaralamanın kasten gerçekleşmesi halinde cezasızlık sebebinin oluşacağı açıkça düzenlenmiştir. Bu nedenle yaralamanın taksirle gerçekleşmesi halinde cezasızlık sebebi oluşmayacaksa da maddenin 1. fıkrasında düzenlenen özel tahrik hali gündeme gelebilecektir.
- Hakaret Suçunun Karşılıklı Olarak İşlenmesi
129. maddenin 3. fıkrasında düzenlenen hakaret suçunun karşılıklı işlenmesi kişisel cezasızlık veya cezada indirim yapılmasını gerektiren bir haldir. Bu halin uygulanması için üç şart aranmaktadır;
- Karşılıklı olarak işlenen suçların sadece hakaret suçu olması: Taraflardan birinin somut bir fiil veya olgu isnat etmesi diğer tarafın sövmek suretiyle hakaret suçunu işlemesi halinde de bu şart sağlanacaktır.
- İlk hakaret eden kişinin haksız olması: İlk hakaret eden kişinin fiilinin hakkın kullanılması gibi bir hukuka uygunluk sebebine dayanması halinde bu şart oluşmayacaktır.
- Hakaretlerin karşılıklı olması: Bu şart için ilk hakaret kim tarafından gerçekleştirilmişse karşılığın da ona karşı verilmesi gerekmektedir. Ayrıca karşılıklı hakaretin aynı yer ve zamanda gerçekleşmesi aranmamaktadır.
V. Hakaret Suçunda İspat
Hakarete konu fiilin gerçek olması halinde faile ceza verilmemektedir. Ancak bu cezalandırılmama durumu için isnatların ispatlanabilir nitelikte olması gerekmektedir. Sövme oluşturan soyut ifade ve aşağılayıcı ifadelerin ispatlanması mümkün olmadığı için ancak hakaretin içeriği somut bir olgu veya fiilin isnadı olduğunda ispat mümkündür. İspat hakkı üç halde mevcuttur;
- İsnat edilen fiilin içeriğinin suç olması ve failin bu suçtan hükümlü bulunması
- İsnat edilen fiilin ispatında kamu yararı bulunduğuna mahkemece karar verilmesi
- Hakarete maruz kalan şikayetçinin ispatı mahkemeden talep etmesi.
İsnadın ispatının hangi mahkemede yapılacağına dair ise madde metninde hüküm mevcut değildir.
127. maddenin 2. fıkrasına göre ise; “ispat edilmiş fiilinden söz edilerek kişiye hakaret edilmesi halinde, cezaya hükmedilir.” Bu hükmün amacı suça mahkum edilen kişinin daha önce işlediği suç nedeniyle sürekli hakarete uğramasının önüne geçilmesinin istenmesidir.
İsnadın ispatı Madde 127- (1) İsnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması halinde kişiye ceza verilmez. Bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi halinde, isnat ispatlanmış sayılır. Bunun dışındaki hallerde isnadın ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikayetçinin ispata razı olmasına bağlıdır. (2) İspat edilmiş fiilinden söz edilerek kişiye hakaret edilmesi halinde, cezaya hükmedilir. |
VI. Muhakeme ve Yaptırım
Türk Ceza Kanununun 131. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç; hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikayetine bağlıdır.” Her ne kadar hakaret suçunda şikayet hakkı hakarete uğrayan kişiye ait olsa da aynı maddenin 2. fıkrasına göre “Mağdur, şikayet etmeden önce ölürse veya suç ölmüş olan kişinin hatırasına karşı işlenmiş ise; ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri tarafından şikayette bulunulabilir.”
YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ 2015/7745 Esas, 2019/9753 Karar, 23.05.2019 Tarih. Sanığın, öğretmen olarak görev yapan müştekiye “… terbiyesiz, geri zekalı” diyerek hakaret etmesi biçimindeki eyleminin, TCK’nın 125/3-a maddesindeki kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunu oluşturduğu, bu suçun kovuşturulmasının şikayet koşuluna bağlı olmadığı gözetilmeden, şikayetten vazgeçme nedeniyle kamu davasının düşmesine karar verilmesi, Kanuna aykırı ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, HÜKMÜN BOZULMASINA, |
Fail tek fiille birden fazla kişiye hakaret etmişse mağdurlardan her biri şikayet hakkına sahiptir.
Hakaret suçuna ilişkin cezanın üst sınırı da dikkate alındığında yargılama yapmakla görevli mahkeme asliye ceza mahkemeleridir.
1. fıkrada düzenlenen suçun temel hali bakımından ceza; üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. 3. fıkrada yer alan daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hal bakımından ise cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. Suçunun alenen işlenmesinin gerektiği 6. fıkra bakımından ise verilecek ceza altıda bir arttırılır.
Ayrıca hakaret suçu uzlaşmaya tabi bir suç tipidir.
Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Ezgi YÜCEL