İcra Hukuku

Haciz İhbarnamesi Nedir?

Haciz İhbarnamesi, borçlunun üçüncü kişilerde bulunan mal veya alacağını haczetmek amacıyla kullanılan bir prosedürdür.

Alacak Haczi

Borçlunun üçüncü kişide bulunan nakit alacağının fiilen haczi, İİK m.102 hükmüne göre yapılır ve İİK m. 88 hükümlerine göre muhafaza tedbirleri alınır. Çünkü, borçlunun üçüncü kişide bulunan (nakit) alacağı taşınır hükmündedir ve bu alacak, taşınır haczine ilişkin hükümlere göre de haczedilebilir.

Borçlunun üçüncü kişideki alacağı hamile yazılı veya ciro edilebilir bir senede dayanıyorsa (alacak senette mündemiç ise), haciz üzerine, İİK m.88’e göre işlem yapılması gerekir. Ancak, bu durumda, üçüncü kişiye İİK’nun 89 uncu maddesinde düzenlenen şekil ve içerikte haciz ihbarnamesi/ihbarnameleri gönderilmez ve doğal olarak İİK m.89’da düzenlenen sonuçlar da ortaya çıkmaz.

Başka bir deyişle, borçlunun üçüncü kişideki alacağı taşınır mal hükmünde (İİK m.106,II) olduğundan, bu alacak taşınır mal gibi (İİK m.102’ye göre) haczedilebilir ve bu haciz kararı, icra dairesince üçüncü kişiye yazı ile bildirilir.4 Bu yazı, İİK m.89 da düzenlenen ” haciz ihbarnamesi” niteliğinde olmadığından, bu(89.) maddede çeşitli olasılıklara göre ortaya çıkabileceği belirtilen sonuçlar ortaya çıkmaz. Bu sonuçlardan biri olan, üçüncü kişinin haciz ihbarnamesine itirazının haksız olduğu iddiası ile, alacaklının, üçüncü kişiye karşı ceza ve tazminat talep etme hakkı da doğmaz.

Haczin Üçüncü Kişiye Bildirilmesi (Birinci Haciz İhbarnamesi)

Takibin kesinleşmesi üzerine ve alacaklının talebi ile icra dairesi, borçlunun üçüncü kişideki alacağının haczine karar vererek, haciz tutanağı düzenler ve bu haczi üçüncü kişiye bir haciz ihbarnamesi göndermek suretiyle bildirir. Bu ihbarnameye birinci haciz ihbarnamesi denir.

Bu ihbarnamenin içeriği İİK m.89,I ve İcra İflas Kanunu Yönetmeliği m.42 de düzenlenmiştir. Bu haciz ihbarnamesi ile, üçüncü kişiye, bundan böyle haczedildiği bildirilen miktarı (borcunu)yalnız icra dairesine ödemesi gerektiği, borçluya yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı, aksi halde borcu icra dairesine tekrar ödemek zorunda kalacağı ihtar edilir. Haciz ihbarnamesi üçüncü kişiye gönderilmekle, haczedilen alacağın bulunup bulunmadığının tespiti; varsa alacağın muhafazası (korunması) amaçlanır.

Birinci haciz ihbarnamesini alan üçüncü kişi, bu (ihbarnameyi aldığı, ihbarnamenin usulüne göre tebliğ edildiği) tarihten itibaren yedi gün içinde;

  • Takip borçlusunun kendisinde alacağı bulunduğunu, haciz kararı ve ihbarnamedeki uyarı doğrultusunda hareket edeceğini icra dairesine bildirebilir,
  • Birinci haciz ihbarnamesine karşı, süresi içinde her hangi bir cevap vermeyebilir.
  • Haciz ihbarnamesine itiraz edebilir ve bu itirazını yazılı veya sözlü olarak icra dairesine bildirebilir (İİK m.8,I;89,II).

Haczin Üçüncü Kişiye Bildirilmesi (Birinci Haciz İhbarnamesi)

Üçüncü Kişinin Birinci Haciz İhbarnamesine İtiraz Etmemesi

Üçüncü kişi, birinci haciz ihbarnamesinde bildirilen hususlar hakkında icra dairesine cevap ( bilgi ) vermezse; örneğin, birinci haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde “itiraz etmezse”, haciz kararına konu olan ve haciz ihbarnamesi ile kendisinden istenilen alacak miktarı kadar takip borçlusuna borçlu olduğunu kabul etmiş sayılır; yani, bu miktar (borç) zimmetinde sayılır (İİK m.89,III) ve bu husus (sonuç) ikinci bir ihbarname ile üçüncü kişiye bildirilir. 

Üçüncü Kişinin İkinci Haciz İhbarnamesine İtiraz Etmemesi

Bu ikinci haciz ihbarnamesi ile, üçüncü kişiye, borcun zimmetinde sayıldığı hususundan başka, ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde, İİK m.89,II’de belirtilen sebeplerle itiraz edebileceği; itirazda bulunmadığı takdirde, zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi gerektiği bildirilir (İİK m.89/3). Başka bir deyişle, İkinci haciz ihbarnamesi ile üçüncü kişiye, birinci haciz ihbarnamesine itiraz etmemesi nedeniyle borcun zimmetinde sayıldığı; buna rağmen, bu (ikinci) ihbarnamenin tebliğinden itibaren yedi gün içinde, takip borçlusuna borçlu olmadığı itirazında bulunabileceği; itiraz etmezse, zimmetinde sayılmış bulunan borcu icra dairesine ödemek zorunda olduğu bildirilir.

Üçüncü kişi, ikinci haciz ihbarnamesine de itiraz etmezse ve buna rağmen zimmetinde sayılan borcu ödemezse, üçüncü kişiye, on beş gün içinde bu miktarı icra dairesine ödemesi veya bu süre içerisinde menfi tespit davası açması, aksi halde zimmetinde sayılan miktarı (borcu) cebri icra kurallarına göre ödemeye zorlanacağı bildirilir (İİK m.89,III). Bu “bildirime” üçüncü haciz ihbarnamesi de denilmektedir.

Birinci haciz ihbarnamesine, tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmemiş olan ve bu yüzden borç zimmetinde sayılmış bulunan, kendisine gönderilen ikinci haciz ihbarnamesine de itirazda bulunmayan ve buna rağmen borcu icra dairesine ödemeyen üçüncü kişiye bildirimde (üçüncü haciz ihbarında) bulunulması üzerine, üçüncü kişi, takip borçlusunun kendisinde böyle (haciz ihbarnamesinde belirtilen) bir alacağı yok ise, zimmetinde sayılan bu borcu ödemekten kurtulmak için, bildirimden (üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğinden) itibaren on beş gün içinde, genel mahkemede menfi tespit davası açabilir. Bu davada görevli mahkeme, genel görevli asliye mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesi veya davalının yerleşim yeri mahkemesidir(İİK m.72,VIII). Bu davayı açma süresi hak düşürücü nitelikte olup, bildirim’in ( üçüncü haciz ihbarnamesinin) tebliğinden itibaren on beş gündür (İİK m.89,III).

Tazminat Davası Açılması

Alacaklı, üçüncü kişinin haciz ihbarnamesine haksız itiraz ettiğini iddia ederek, üçüncü kişiye karşı ceza ve tazminat davasını birlikte açabileceği gibi, yalnız tazminat davası da açabilir. Çünkü, İİK’nun 89 uncu maddesinin 4 üncü fıkrası hükmünden, haciz ihbarnamesine üçüncü kişi tarafından verilen cevabın gerçeğe aykırı olduğu iddiası ile, alacaklının, bu kişinin cezalandırılması isteğine, bu isteğin biçim ve koşullarına bağlı olmaksızın, ayrıca tazminat talebini de dahil edebileceği gibi, bu tazminat isteğini ceza talebinden ayrı, bağımsız bir dava konusu da yapılabileceği sonucunu çıkarmak mümkündür.

“…İcra hakimi, davanın niteliğine göre hem hukuk ve hem de ceza hakimi sıfatına haiz bulunmakta olup, mahkeme sıfatının tayininde öncelikle cezalandırma isteğinin gözönünde tutulması gerektiği…İİK’nın 89/4 ve 338/1 maddeleri uyarınca hem tazminat, hem de cezalandırma istemiyle açılan davada hukuk mahkemesi sıfatıyla yargılamaya devam edilip,…talep edilen tazminat hakkında…bir karar verilmemesi isabetsizdir..” Yargıtay 16.HD 6.7.2009, 3406/4958; 12.1.2009, 8335/66;

Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Furkan DİLER

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu