Evliliğin Sona Ermesi
Eşlerden Birinin Ölümü, Gaipliği veya Cinsiyet Değiştirmesi Sonucunda Evliliğin Sona Ermesi
Eşlerden Birinin Ölümü
Evlenme, ayrı iki cinsiyetten kişinin hayat ortaklığı amacıyla bir araya gelmesidir. Eşlerden birinin ölümü ile evlilik birliği kendiliğinden sona erer. Hukuki bir olay olan ölüm ile kişilik ortadan kalkar ve ölü biriyle bir evlilik ilişkisinden söz edilemez.
Eşlerden birinin ölümü halinde evlilik kendiliğinden ortadan kalkar, ayrıca mahkemeye başvuru yapılarak mevcut durumun tespiti talep edilmez.
Eşlerden birinin, ölüm haline kesin gözüyle bakılan hallerde kaybolması fakat cesedine ulaşılamaması halinde yani ölüm karinesinin uygulandığı durumlarda da eşin ölmüş olduğu kabul edilir. Bu durumda hakkında ölüm karnesi olan eşin nüfus künyesine ölü kaydı düşülür.
Eşlerden Birinin Gaipliği
Türk Medeni Kanunumuzun 32. Maddesinde açıklanan gaiplik durumunda kişinin ölüm tehlikesi içinde kaybolması ya da kendisinden uzun zamandan beri alınamayan kişinin ölümü hakkında yüksek bir ihtimal varsa eşlerden diğerinin mahkemeye başvurusu üzerine gaiplik kararı verilebilir.
Gaipliğine karar verilen kişi bu karar ile birlikte ölmüş olduğu kabul edilir. Fakat buna rağmen eşlerden birinin ölümü ile evliliğin kendiliğinden sona ermesi hususu gaiplikte mümkün değildir.
Sağ olan eş, evlilik ilişkisinin sona ermesini istiyor ise gaiplik başvurusu ile bu hususu da bildirmeli ya da mahkemeden evliliğin feshine karar verilmesini talep etmelidir.
Eşlerden Birinin Cinsiyet Değiştirmesi
Evlilik ilişkisinin kurulabilmesi için Türk Medeni Kanun, eşlerin iki ayrı cinsten olması şartını koymuştur.
Türk Medeni Kanun’un 40. Maddesi uyarınca cinsiyet değiştirme hakkı sadece bekar kişilere tanınmış olup evli kişilerin cinsiyet değiştirme hakkı yoktur.
Yasal olmayan yollardan evlilik birliği içerisinde eşlerden birinin cinsiyet değiştirmesi durumu meydana gelirse bu durumun genel ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil edeceğinden ve kamu düzenine aykırı olduğundan doktrindeki görüşe göre evliliğin ölüm durumundaki gibi kendiliğinden sona erdiği kabul edilir.
Evlenmenin Hükümsüzlüğü
Evlenmenin Yokluğu
Evlenmenin yokluğu hususu her ne kadar Türk Medeni Kanunda düzenlenmemiş olsa da doktrin ve Yargıtay tarafından kabul edilmektedir. Mutlak ve Nispi butlan halleri söz konusu kanunda sınırlı şekilde sayılmıştır. Fakat bazı durumlar her iki sınıfa da girmemesine rağmen bu durumlarda da evlilikten söz edilmesi mümkün değildir. İşbu durumda devreye evlenmenin yokluğu devreye girmektedir.
I. Evlenmenin Aynı Cinsten İki Kişi Arasında Yapılmış Olması
Türk hukukunda evlilik sözleşmesinin esaslı ve kurucu olan unsurlarından olan cinsiyet şartı sağlanmamışsa yani aynı cinsiyete sahip iki kişi gayri ihtiyari de olsa evlenmişse evlenmenin yokluğu söz konusu olur.
II. Evlenmenin Evlendirme Memuru Önünde Yapılmamış Olması
Evlenme akdi, Türk Medeni Kanunda sıkı şekil şartlarına tabi tutulmuş olup bu şartlardan biri de evlenmenin evlendirmeye yetkili memur önünde onun töreni yönetimi ile gerçekleşecek olmasıdır. Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 22.maddesinde evlendirme memuru olabilecek kişiler sıralanmıştır: “evlendirme memuru; belediye bulunan yerlerde belediye başkanı veya bu işle görevlendireceği memur, köylerde muhtardır. Bakanlık, il nüfus ve vatandaşlık müdürlüklerine, nüfus müdürlüklerine ve dış temsilciliklere, il ve ilçe müftülüklerine evlendirme memurluğu yetkisi ve görevi verebilir. Eşlerden birinin yabancı olması halinde evlendirmeye, belediye evlendirme memurlukları ile nüfus müdürleri yetkilidir.”
Bunun yanında Evlendirme Yönetmeliği’nin 7.maddesine göre: “Evlendirme memuru, belediye bulunan yerlerde belediye başkanı veya bu işle görevlendireceği memur, köylerde muhtardır. Bakanlık; il nüfus ve vatandaşlık müdürlüklerine, nüfus müdürlüklerine, il ve ilçe müftülüklerine ve ilgili dış temsilciliklere evlendirme memurluğu görev ve yetkisi verebilir. Eşlerden birinin yabancı olması halinde evlendirmeye belediye evlendirme memurlukları ile nüfus müdürleri yetkilidir.”
İşbu maddeler ışığında evlendirme akdinin yetkili ve görevli evlendirme memuru önünde kurulmaması halinde evlenmenin yokluğundan bahsedilecektir.
III. Taraflardan Birinin İradesini Açıklamamış Olması
Evlenecek kişilerin evlenme iradelerini aynı anda, aynı doğrultuda, aynı ortamda şahsen açıkça açıklamaları evlenme sözleşmesinin esaslı ve kurucu unsurudur. Eşlerden birinin evlenme iradesini hiç açıklamaması ya da olumsuz şekilde açıklaması halinde evlenme töreni tanımlanmamış olup evlenmenin yokluğu meydana gelir.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’nin 05.11.2009 tarih, 2009/17229 Esas, 2009/18989 Karar “Davacının evlendirme memuru huzurunda hazır olmadığı, bu nedenle evlendirme işlemine katılmadığı toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında evlenme yok hükmünde olduğundan, evlenmenin yokluğunun tespitine karar verilmesi gerekir” |
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi T. 3.5.2011, E.2011/4235, K. 2011/7649 “… evlendirmeye selahiyetli memur önünde irade beyanı geçerli bir evlenmenin asli ve kurucu unsurudur. Aktin kurucu unsurlarındaki noksanlık evlenmenin yokluğu sonucunu doğurur” |
Yok Evlenmeler Sonradan Geçerli Duruma Getirilebilir mi?
Yok evlenmeler yapıldıkları andan itibaren hiçbir hüküm doğurmaz hatta yokluk sebebiyle bir evliliğin ortadan kaldırılması için mahkeme kararına da ihtiyaç yoktur. Bununla birlikte yok sayılan bir evliliğin sonradan geçerli hale gelmesi mümkün değildir.
Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Melike ERGÜN