Ehliyet Açısından Kişilerin Sınıflandırılması
Ehliyet bakımından kişiler dört grupta toplanmaktadırlar: Tam ehliyetliler, tam ehliyetsizler, sınırlı ehliyetliler ve sınırsız ehliyetsizler.
Tam Ehliyetliler
Tam ehliyetliler ayırt etme gücüne sahip ergin ve kısıtlı olmayan kimselerdir.
Tam ehliyetli kişilerin fiil ehliyeti tam olduğu için hak kazanabilir ve borç altına girebilirler. Dolayısıyla yapmış oldukları işlemlerin sonuçlarından sorumlu tutulabilirler.
Tam Ehliyetsizler
Küçük veya ergin fark etmeksizin ayırt etme gücüne sahip olmayan her kişi tam ehliyetsiz konumundadır.
Sürekli olarak ayırt etme gücüne sahip olmayan kişiler, kural olarak kendi fiilleri ile hak kazanamaz veya borç altına giremezler.
İşlem Ehliyeti Açısından Tam Ehliyetsizlerin Durumu Nedir?
Kişilerin ayırt etme gücü bulunmadan yaptıkları işlemler kesin hükümsüzdür. Tam ehliyetsizler tarafından yapılan borçlandırıcı işlemler, tasarruf işlemleri, tek taraflı hukuki işlemler kesin olarak hükümsüzdür yanı batıldır. Hükümsüzlük her zaman herkes tarafından ileri sürülebileceği gibi hakim işlemin hükümsüzlüğünü re’sen nazara almak zorundadır.
Hükümsüz işleme dayanılarak herhangi bir edim yerine getirilmişse, edimin geri verilmesi durumuna göre istihkak talebi veya sebepsiz zenginleşme talebi ile sağlanabilmektedir.
Yöneltilmesi gerekli irade beyanlarında hem beyanda bulunanda hem de beyan muhatabında ayırt etme gücü arandığı için tam ehliyetsizin irade beyanı hukuki sonuç doğurmaz. Miras hakkının kazanılması sadece ölüme bağlı sonuç olduğu için ayırt etme gücünün varlığı gerekmez yani tam ehliyetsizler de mirasçı olabilmektedirler.
Ayırt etme gücü bulunmayanla işlem yapan karşı tarafın iyi niyetli olması da işlemi hükümsüzlükten kurtarmaz yani tam ehliyetsizin çıkarları karşı tarafın çıkarlarından daha üstün tutulmuştur.
Mülkiyeti terk iradesi ayırtım gücüne sahip olmayanlarda aranmayacağı gibi bunların terk yoluyla mülkiyet haklarını sona erdirmeleri de mümkün değildir.
Ayırtım gücü olmaksızın yapılan bir evlenme kesin hükümsüz olsa da butlan kararı verilinceye kadar geçerli bir evliliğin hükümlerini doğurur. Ayırtım gücü bulunmadan yapılan bir ölüme bağlı tasarruf (örneğin vasiyetname) ancak iptal davası açılması ve mahkemeden iptal kararı alınması ile hükümsüz olabilir.
Tam ehliyetsiz kişi, onun adına davranan yasal temsilci aracılığı ile hak kazanır ve borç altına girebilir. Mutlak anlamda kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar olan; nişanlanma, evlenme, babalık davası açma, ölüme bağlı tasarruf yapma, evlilik dışı çocuğun tanınması bizzat hak sahibi tarafından kullanılmalıdır. Nisbi anlamda kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar yani adın korunmasını isteme, tanımaya itiraz gibi haklar için ise tam ehliyetsizin menfaatleri açısından yasal temsil yolu açıktır. Yine de hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme gibi nedenlerle yasal temsilcinin bazı durumlarda tam ehliyetsiz adına boşanma davası açabileceği kabul edilmektedir.
Ayırt etme gücünü kendi kusuru ile geçici olarak kaybedenlerin durumu Türk Borçlar Kanunu madde 59’da düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre; “Ayırt etme gücünü geçici olarak kaybeden kişi, bu sırada verdiği zararları gidermekle yükümlüdür. Ancak, ayırt etme gücünü kaybetmede kusuru olmadığını ispat ederse, sorumluluktan kurtulur.”
Sınırlı Ehliyetsizler
Sınırlı ehliyetsizler ayırt etme gücüne sahip küçük ve kısıtlılardır. Sınırlı ehliyetsizlerin fiil ehliyeti Türk Medeni Kanunu madde 16’da şöyle düzenlenmiştir: “Ayırt etme gücüne sahip küçük ve kısıtlılar yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça kendi işlemleriyle borç altına giremezler. Karşılıksız kazandırmada ve kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları kullanmakta bu rıza gerekli değildir. Ayırtım gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar haksız fiillerinden sorumludurlar.”
Sınırlı ehliyetsizlerin davaya taraf olabilmeleri için yasal temsilcilerinin rızası gereklidir Bu kural hem sınırlı ehliyetsiz tarafından dava açılması, hem de ona karşı dava açılması halinde geçerli olmaktadır. Sınırlı ehliyetsizler yasal temsilcinin rızası olmadan kendi işlemleriyle borç altına giremezler tasarruf işlemleri yapamazlar.
Yasal temsilcinin rızasını gerektiren sınırlı ehliyetsizin işlemlerinde yasal temsilcinin rızası işlem yapılmadan verilirse izin, işlem yapıldıktan sonra verilirse onay adı verilir. Sınırlı ehliyetsizin izin almadan yaptığı işlemlerde onay verilip verilmeyeceği bilinmeyen devrede işlem askıda hükümsüzdür ve hakim bu askıda hükümsüzlüğü resen nazara almak zorundadır. Yasal temsilci tanınan süre içinde onay verirse rıza geçmişe etkili olacağından hukuki işlem baştan itibaren hüküm ifade eder.
Onay verilmezse karşı taraf işlem ile bağlı olmaktan kurtulur ve taraflar almış oldukları şeyleri geri vermekle yükümlü hale gelirler. Geri verme duruma göre istihkak talebi veya sebepsiz zenginleşme talebi ile sağlanmaktadır.
Sınırlı ehliyetsizin kendisini tam ehliyetli gibi göstererek işlem yapması durumunda karşı tarafın olumsuz zararlarını tazmine mecburdur. Sınırlı ehliyetsiz kendini tam ehliyetli gibi gösterme çabasına girmediyse ve karşısındaki işlemi yaptıysa işlemi yapan, zararın tazminini isteyemez.
Ayırt etme gücüne sahip küçük ve kısıtlılar kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları yasal temsilcilerinin rızası olmadan kullanabilir ve karşılıksız kazandırmada bulunabilirler. Sınırlı ehliyetsizi temsil eden yasal temsilci Türk Medeni Kanunu madde 449’a göre vesayet altındaki kişi adına kefil olamaz, vakıf kuramaz ve önemli bağışlarda bulunamaz.
Sınırlı Ehliyetliler
Sınırlı ehliyetliler kendilerine yasal danışman atanmış olan kimselerdir. Türk Medeni Kanunu’na göre bir kimsenin kısıtlanmasına yeterli sebep bulunmamakla birlikte yine de çıkarları için onun fiil ehliyetine bir sınırlama getirilmesi gerekiyorsa ona bir danışman atanması öngörülmektedir.
Sınırlı ehliyetliler Türk Medeni Kanunu madde 429‘da sayılan işlemleri yapabilmek için danışmanın görüşünü almak zorundadırlar. Bu görüşün alınmamış olması halinde bu işlemlerin hukuki durumu yasal temsilcinin iznini almadan sınırlı ehliyetsizin yaptığı borçlandırıcı bir işlemin durumu gibidir.
Kendisine yönetim danışmanı atanan kişiler ise mallarını yönetim hakkından yoksun hale gelirler. Yani kısıtlanmış gibidirler. Yasal danışmanlar ise malların yönetimi ile ilgili işlemleri tek başına yapabileceklerdir.
Ekin Hukuk Bürosu olarak alanında uzman avukat kadromuzla dava ve işlemlerinizi takip edebilmemiz için bizimle iletişim kurabilirsiniz.
Av. Ahmet EKİN & Zeynep Öykü ÖNDER