Dinsel Otorite (Kilise ve Skolastisizm)
Ortaçağda iktidarın kaynağının Tanrı olduğu biçimindeki kabul, kiliseye büyük güç vermekteydi.
Kilisenin meşru görmediği bir iktidarın meşru olması mümkün değildi.
Hıristiyanlık başlangıçta iktidar ilişkilerine kayıtsız biçimde ortaya çıkmıştı. Sonra bu anlayış terk edildi ve kral – kilise mücadelesi başladı.
Ara Dönem: Standestaat
Poggi, feodalizmden ayrı bir aşama olarak kabul eder.
Kentlerin yükselişinin önkoşulu ticaretin gelişmesiydi. Bunun gerçekleşmeye başladığı görülür.
Kentlerin yükselme seyri (bunlar ticareti canlandırmaktadır)
- Barbar istilaları sona ermiştir.
- Müslüman ilerleyişi durmuştur.
- Haçlı seferleri
- Akdeniz muhasaradan (kuşatma) kurtarılmıştır.
- Yeni bir sınıf (burjuva) doğmaktadır. Bu sınıf, krallığın vergi gelirlerini arttırdığı için krallar tarafından soylulara karşı korunmaktadır.
- Krallar kentlere tüzel kişilik tanımışlardır.
- Kralın tanıdığı yetkiler soylulara değil, bir zümreye tanınıyordu.
- Staendestaat denilen yapılarda, kendisini hükümdar nezdinde temsil eden ve belirli konularda hükümdarla işbirliği yapan staende denilen kurumlar vardı. Soyluların bulunduğu klasik feodal düzende böyle bir şey yoktu.
- Staendestaat, feodal beylerin yanında yeni bir siyasal güç odağı olarak ortaya çıkmış ve feodal düzene yeni bir boyut kazandırmıştır. Kentlerin yükselmesiyle soyluların siyasal ağırlıklarını tamamen kaybettikleri söylenemez.
Feodal Yapıyı Çökerten İç Çelişkiler
İlk çelişki; feodal düzenin farklı iktidar odaklarından ibaret olmasıdır.
İkinci çelişki; feodalitenin sistemin parçası olan kişileri sistemin dışında bırakarak kendi kendini bitirmesi, 11-13. yy.larda yaşanan nüfus patlaması, toprakları tarıma açma politikası, büyük veba salgını (1347-1351) sonrası; nüfusun % 40’ının ölmesi, işgücü maliyetinin artması ve tarımsal ürünlerin fiyatlarının düşmesi ile feodal beylerin ekonomik güçlerini kaybetmesi, kiliseden ve soylulardan aldıkları bataklıkları kurutarak tarıma açan kişiler, zamanla bu toprakları elinde tutma hakkını kazanmışlardır.
Feodal beylerin ekonomik sıkıntıdan kurtulmak için başvurdukları kısa vadeli çözümler, sistemi çökertmektedir. Ekonomi hızla ticarileşmekte, kentler yükselmekte, böylece sistemin kendi kendini yok ettiği açıkça ortaya çıkmaktadır.
Üçüncü çelişki, benimsediği ekonomik modelin (kapalı ve salt tarımsal üretime dayalı) niteliğidir. Tarım ekonomisinin dışına çıkan bireyler, aynı zamanda feodal üretim sisteminin de dışına çıkmış olmaktadırlar. Feodal ekonomik ilişkilerin dışa açılması ve yerellik özelliğini yitirmesi, bu ilişkilerin yerel otoriteler tarafından düzenlenmesini olanaksızlaştırmıştır.
Kralla burjuva sınıfının karşılıklı ekonomik çıkarları vardı.
Skolâstik Düşünce ve Önemli Düşünürler
Ortaçağ, skolâstik düşüncenin kabul edildiği bir dönemdir. Bu dönemdeki hukuk anlayışı, Tanrısal kökenli bir doğal hukuk anlayışıdır. Hukukun, iktidarın kaynağı Tanrıdır.
Aquinolu Thomas (1224-1274)
Ortaçağın Aristo’su, Batı dünyasına göre en büyük düşünürüdür.
Siyasal doktrinin temelinde, zalim ve keyfi iktidarı sınırlama kaygısı önemli rol oynar.
Kral dâhil tüm insanlar, ilahi yasalara tabidir. Bu ilahi yasa, doğal bir yasadır.
Kral zulüm yaparsa bireylerin direnme hakkını savunur.
İktidarın kaynağı: İktidar Tanrıdan, halk aracılığıyla gelir. İktidarın en başta gelen yetkisi yasa yapmadır. Bu yetki ise halka ya da onu temsil edenlere ait bir haktır.
Dini ve dünyevi otoritelerin ayrılmasını, birbirlerine karışmamaları gerektiğini söyler.
Özgürlükçü değildir, köleliği savunur. Vicdan hürriyetini reddeder. Kilisenin etkisi mutlaktır. Dine fesat karıştırmanın cezası yalnızca aforoz değil, aynı zamanda da ölümdür.
Padovalı Marsilius (1270-1340)
İlerici düşüncelere sahiptir. Doğal hukuku müphem (belirsiz) bulur.
İktidarın kaynağı: İktidar doğrudan halktan gelir. Halk iktidarı kimseye terk etmemiştir.
Halkın yasaların yapılmasına doğrudan katılmalarının gerekli olduğunu savunur.
“Barışın Savunucusu” eserinde, demokratik sistemin üç unsurunu belirtmiştir. Yasama yetkisi halktadır. Yürütme organını yasama organı belirler. Yasama, yürütmeyi her zaman denetleyebilir ve görevini iyi yapmayan iktidarı uzaklaştırabilir.
Vicdan hürriyetinin varlığını savunur. Din adamları insanlara iyi yolu gösterebilirler, ancak kimseyi zorla bu yola sevk edemezler. Kimseye zorla iman aşılanamaz.
Klasik Ortaçağ görüşü: Tüm iktidarlar Tanrıdan gelir.
Aquinolu Thomas: İktidar Tanrıdan halk aracılığıyla gelir.
Padovalı Marsilius: İktidar, doğrudan halktan gelir.
Ekin Hukuk Bürosu olarak alanında uzman avukat kadromuzla dava ve işlemlerinizi takip edebilmemiz için bizimle iletişim kurabilirsiniz.
Av. Ahmet EKİN & Şevval Asude DOĞAN