Bağışlama Sözleşmesi Nedir?
Bağışlama sözleşmesi, bağışlayanın sağlar arası sonuç doğurmak üzere, mal varlığından bağışlanana karşılıksız olarak kazandırmada bulunmaya üstlendiği bir sözleşmedir.
Bağışlama Sözleşmesinin tanımı Türk Borçlar Kanunu’nun 285. maddesinde yapılmıştır.
Bağışlama, temlik borcu doğuran ve ivazsız, yani tek tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir.
Bağışlama Sözleşmesinin Unsurları Nelerdir?
Bağışlamanın başlıca üç unsuru bulunmaktadır. Bu unsurlar şunlardır:
- Bağışlamanın bir sözleşme olması,
- Bir kazandırmayı konu edinmesi,
- Bir karşı edimin bulunmaması.
Bağışlama Sözleşmesinin Kurulması
Bağışlama sözleşmesi, borç doğuran bir sözleşme olup tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları ile kurulur.
Türk Borçlar Kanunu’nun genel hükümlerine göre, öneri sahibi kabul için bir süre tayin etmişse, bu sürenin sonuna kadar; böyle bir süre tayin edilmeyen hallerde ise, hazırlar arasında derhal edilinceye kadarı hazır olmayanlar arasında ise, zamanında ve muntazam bir şekilde gönderilen kabul beyanının varması anına kadar icabıyla bağılıdır.
Genel kural bu olmakla birlikte Türk Borçlar Kanunu’nun 293. maddesi ile değiştirilmiştir. Nitekim TBK m. 293’e göre, “Bir kimse başkasına bağışlamayı önerdiği bir malı, başka mallarından fiilen ayırmış olsa bile, bağışlanın kabulüne kadar, bağışlama önerisini geri alabilir.”
Bağışlama sözleşmesinde kabul, örtülü irade beyanıyla da gerçekleşebilir. Bunun için bağışlananın, bağışlama kurmaya yönelik icabı öğrenmiş olması gerekir, icabın ona varmış olması yeterli değildir.
Bağışlama Sözleşmesinde Tarafların Ehliyeti
Bağışlama sözleşmesi bağışlayan ve bağışlanan olmak üzere iki taraftan oluşmaktadır.
Eşler arasındaki mal rejiminden ve mirasçılık hakkından doğan sınırlamalar saklı kalmak üzere, bağışlayan kimsenin fiil ehliyetine sahip olması gerekmektedir.
Bağışlamayı takip eden bir yıl içinde, bağışlayanın israftan dolayı kısıtlanmasına karar verilmesi halinde, onun yaptığı bağışlama sulh hukuk mahkemesince iptal olunabilir.
Bağışlamayı kabul için, bağışlanın ayırt etme gücüne sahip olması yeterli olup tam ehliyetli olması şart değildir.
TBK m. 287’ye göre, kanuni temsilci, sınırlı ehliyetsizi bağışlamayı kabulden men veya bağışlanılan şeyin iadesini emredebilir. Bu takdirde, bağışlama sözleşmesi geçmişe etkili olarak ortadan kalkar ve iptal edilmiş olur.
Bağışlama Sözleşmesinin Şekli
Bağışlamanın şeklini, kanundaki düzenlemeye uygun olarak, bağışlama taahhüdü ve elden bağışlama ayrımına göre incelemek gerekir.
Elden Bağışlama Nedir?
Türk Borçlar Kanunu’nun 289. maddesine göre, “Elden bağışlama, bağışlayanın bir taşınırını bağışlanana teslim etmesiyle kurulmuş olur.”
Elden bağışlama, borç doğuran bir sözleşme olup bunun kurulmasıyla ifası aynı anda gerçekleşmektedir. Elden bağışlamada bağışlanan şeyin teslimi, tek başına bağışlamaya vücut veren soyut bir tasarruf işlemi değildir.
Elden bağışlama sadece menkullerin ve alacakların bağışlamasında söz konusu olur. Menkullerde teslim, zilyetliğin her türlü naklini ifade eder. Buna karşılık tapuya kayıtlı taşınmazlar ve bunlar üzerindeki ayni haklar elden bağışlamaya konu olamazlar.
Bağışlama Taahhüdü Ne Demek?
Bağışlama taahhüdünde sözleşmenin ifası, kurulması safhasından sonra gerçekleşmektedir. Borç doğuran sözleşme ile tasarruf işlemi açık bir şekilde birbirinden ayrılmaktadır.
Kanun koyucu, bağışlama taahhüdünün geçerliliğini, kural olarak yazılı şekil şartına bağlamıştır. Taşınır ile alacaklara ilişkin bağışlama taahhütleri için adi yazılı şekil yeterlidir. Bağışlama amacıyla yapılan ibra vaadi veya soyut borç ikrarı için yazılı şekil gereklidir.
Taşınmazlara ve bunlar üzerindeki ayni haklara ilişkin bağışlama taahhüdünün geçerli olması için, resmi şekilde yapılmaları şarttır. Öngörülen şekle uyulmamasının sonucu mutlak butlandır.
Bağışlama Sözleşmesinin Çeşitleri
Bağışlama sözleşmesi;
- Koşullu bağışlama,
- Mükellefiyetli bağışlama,
- Yerine getirilmesi bağışlayanın ölümüne bağlı bağışlama,
- Bağışlayana dönme koşullu bağışlama
olmak üzere dörde ayrılmaktadır.
Koşullu Bağışlama Nedir?
TBK m. 290/1’e göre, bağışlama koşula bağlı olarak yapılabilir.
Bağışlamanın bağlandığı koşul geciktirici olabileceği gibi bağışlama bozucu koşul olarak da kararlaştırılabilir.
Mükellefiyetli Bağışlama Ne Demek?
Mükellefiyet ile, bağışlanan belirli bir edimde bulunma yükümü altına girer. Bu edim verme, yapma veya yapmama şeklinde olabilir.
Buna göre mükellefiyet, bağışlayan veya üçüncü bir kişi lehine olabileceği gibi, bağışlanan lehine de öngörülebilir.
Mükellefiyet olarak öngörülen edim, bağışlayanın edimi ile değişim, yani karşılıklılık ilişkisi içinde bulunmamaktadır.
Bağışlayan, mükellefiyetin ifa edilmesini, bağışlanana karşı açacağı br dava ile talep edebilir. Bağışlayanın ölümü halinde ise bu hak mirasçılarına geçer. Bağışlanan, haklı bir sebep olmaksızın yükleme yerine getirmemişse, bağışlayan bağışlamayı geri alabilir ve bağış konusunun kendisine iadesini talep edebilir.
Yerine Getirilmesi Bağışlayanın Ölümüne Bağlı Bağışlama Nedir?
Yerine getirilmesi bağışlayanın ölümüne bağlı bağışlamada, bir süreye bağlı sözleşme söz konusudur. Bu sözleşmenin ifası ancak bağışlayanın ölümünden sonra talep edilebilir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 290/2’nci maddesine göre, “Yerine getirilmesi bağışlayanın ölümüne bağlı olan bağışlamada, vasiyete ilişkin hükümler uygulanır.”
Bağışlama bir akit olduğu için, bu tür bağışlamaların miras sözleşmesi şeklinde yapılması gerekir. Bununla beraber, şekil yönünden geçersiz olan bir bağışlamayı, tahvil yoluyla, vasiyet olarak kabul etmek imkanı vardır. Şekil noksanlığın yaptırımı butlan olmayıp iptal edilebilirliktir.
Bağışlayana Dönme Koşullu Bağışlama Nedir?
Bağışlayan, bağışlananın kendisinden önce ölmesi halinde bağışlanan şeyin kendisine dönmesini şart edebilir.
Bu anlamda bir şartın, bağışlamanın şarta bağlı olarak yapılabileceğini öngören TBK m. 291/1 çerçevesinde bir bozucu şart olarak kararlaştırılması mümkündür.
Bağışlananın, bağışlayandan önce ölmesi halinde, bağışlama sözleşmesi geçmişe etkili olarak ortadan kalkar.
Bağışlayanın Borçları Nelerdir?
Bağışlama sözleşmesinde, bağışlayan, bağışlanılan şeyi teslim ve onun üzerindeki mülkiyet hakkını bağışlanana geçirme borcu altına girer. Bağışlayanın bu borcu ifa etmemesi halinde, bağışlanan her zaman aynen ifayı talep edebilir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 294. maddesinde bağışlayanın kötü ifası, zapttan ve ayıptan doğan sorumluluğu hüküm altına alınmıştır. Söz konusu maddeye göre,
“(1) Bağışlayan, bağışlamadan doğan zarardan bu zarara ağır kusuruyla sebep olmadıkça, bağışlanana karşı sorumlu değildir.
(2) Bağışlayan, bağışlanılan şey veya alacak hakkında ayrıca garanti sözü vermişse, bununla sorumlu olur.”
Yerine Getirilmiş Bağışlamanın Geri Alınması
Geri alma hakkıi tek taraflı varması gerekli irade beyanıyla kullanılır ve bununla sözleşme geçmişe etkili olarak ortadan kalkar. Geri alma hakkı dava yoluyla kullanılması zorunlu değildir.
Bağışlayanın geri alma hakkı, geri alma sebeplerinin öğrenilmesinden itibaren bir yıl içinde kullanılabilir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 295. maddesinde bağışlamanın geri alınması düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre;
“Bağışlayan, aşağıdaki durumlardan biri gerçekleşmişse, elden bağışlamayı veya yerine getirdiği bağışlama sözünü geri alabilir ve bağışlananın istem tarihindeki zenginleşmesi ölçüsünde, bağışlama konusunun geri verilmesini isteyebilir:
- Bağışlanan, bağışlayana veya yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse.
- Bağışlanan, bağışlayana veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davranmışsa.
- Bağışlanan, yüklemeli bağışlamada haklı bir sebep olmaksızın yüklemeyi yerine getirmemişse.”
Bağışlama sözü vermenin geri alınması ve ifadan kaçınma Türk Borçlar Kanunu’nun 296. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Bağışlama sözü veren, aşağıdaki durumlarda sözünü geri alabilir ve onu ifadan kaçınabilir:
- Elden bağışlanılan bir malın geri verilmesini isteyebileceği sebeplerden biri varsa.
- Mali durumu, sonradan sözün yerine getirilmesini kendisi için olağanüstü ağır kılacak ölçüde değişmişse
- Bağışlama sözü verdikten sonra, kendisi için yeni aile yükümlülükleri doğmuş veya bu yükümlülükleri önemli ölçüde ağırlaşmışsa.
Bağışlama Taahhüdü Kendiliğinden Sona Erer Mi?
Türk Borçlar Kanunu m. 296/2’ye göre, bağışlayanın borç ödemeden aciz duruma düşmesi veya iflasına karar verilmesi halinde, ifa yükümlülüğü kendiliğinden ortadan kalkar.
Ekin Hukuk Bürosu olarak alanında uzman avukat kadromuzla dava ve işlemlerinizi takip edebilmemiz için bizimle iletişim kurabilirsiniz.
Stj. Av. Mehmet Can CİVAN & Av. Ahmet EKİN