Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi
Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi (İN DUBİO PRO REO)
Ceza Muhakemesi Hukukunun temel amacı maddi gerçeğe ulaşmak olduğundan sanığın üzerine atılı suçu işlediğinin hukuka uygun yollarla elde edilmiş, somut delilerle ortaya konması gerekmektedir. Bu temel amaca ulaşabilmek için birtakım temel ve evrensel ilkelerden yararlanılmaktadır. Bu ilkelerden en önemlisi de Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesidir.
Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi Nedir?
Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi ceza muhakemesinde ispat konusunda bir hususun kesin olarak aydınlatılması, aydınlatılmadığı durumlarda oluşan şüphenin ise sanık lehine yorumlanması gerektiğini ifade eden bir ilkedir. Esasen bu ilkenin varlığı masumiyet karinesinin bir uzantısını teşkil eder. Bir kişinin üzerine atılı suçun varlığı onun suçlu bulunduğu anlamına gelmez. Kişinin suçlu olduğunun mahkemece ortaya konmasına kadar masum olduğu temel bir hukuk doktrinidir. Suçluluğun ortaya konması somut, kesin, maddi delillerle mümkündür. Buna göre ortada bir şüphe varsa bunun yargılama makamlarınca giderilmesi, şüphenin giderilemediği durumlarda ise bunun mutlaka sanık lehine yorumlanması gerekmektedir.
Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesinin Uygulama Alanları Nelerdir?
Şüpheden sanık yararlanır ilkesi maddi sorunla ilgili bir ilkedir. Bu kapsamda suçu oluşturan eylemin sanık tarafından işlenip işlenmediği, işlenmişse ne şekilde işlendiği ve uygulanacak muhakeme şartları konusunda şüpheden sanık yararlanır ilkesi uygulanabilir. Suçun manevi unsurunun belirlenmesi konusunda da bu ilke uygulama alanı bulur. Örneğin; sanığın öldürme kastıyla eylemde bulunduğu iddiasıyla yürütülen yargılamada bu durum ispat edilemiyorsa suçun kasten işlediğinden bahisle hüküm kurulamayacaktır.
Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesinin Uygulanamayacağı Alanlar Nelerdir?
Şüpheden sanık yararlanır ilkesi, ispata elverişli olmayan alanlarda uygulama alanı bulmaz. Bu alanın başında hukuksal sorunlar gelmektedir. Her hukuksal sorunun tek bir doğru yorumu olup önemli olan sanığın aleyhine olsa bile bu doğru yorumu bulabilmektir. Örneğin sanığın işlediği suçun, hırsızlık suçu mu yoksa güveni kötüye kullanma suçu mu olduğu konusunda duraksama varsa sanığın lehine olan suçun işlendiğinin kabul edilmesi mümkün değildir.
Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesinin Pozitif Hukuktaki Yansımaları Nelerdir?
Masumiyet karinesi, şüpheden sanık yararlanır ilkesinin pozitif hukuktaki temelini oluşturmaktır.(Suçsuzluk Karinesi Üzerine Düşünceler, Sulhi Dönmezer, 1999, s. 67-68) Bu doğrultuda pozitif hukuktaki yansıması da masumiyet karinesi olarak görülmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Anayasa ve Ceza Muhakemesi Kanununda bu temel ilke ile ilgili hükümler yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 6/2 “Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılır.”
Anayasa madde 38/4 “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.”
Ceza Muhakemesi Kanunu madde 223/2-e “Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması halinde beraat kararı verilir.
Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi Yargılamanın Hangi Aşamasında Uygulanabilir?
Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesinin uygulanabilmesi ancak mahkemece yapılan yargılamada delil değerlendirme aşamasının tamamlanmış olması halinde mümkündür.CMK’nin 217. maddesi uyarınca, hâkim, vereceği kararı ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış olan delillere dayandırabileceğinden, maddi gerçeğe ulaşma amacına uygun olarak tüm araştırmaların tamamlandığı ve yeni delil elde edilmesinin mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmalıdır. Delillerin serbestçe değerlendirilmesinin ardından sanığın üzerine atılı suçla ilgili belirsizliklerin giderilememesi halinde şüpheden sanık yararlanır ilkesi uygulama alanı bulacaktır.
Cumhuriyet Savcısı Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesini Gözetmeli midir?
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesine göre, ceza muhakemesi sürecinin başlayabilmesi için bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâlin ortaya çıkması gerekmektedir. Olayın araştırılması için başlatılan soruşturmanın sonucunda ise, CMK’nin 170. maddesinin 2. fıkrası uyarınca toplanan deliller suçun işlendiği konusunda yeterli şüphe oluşturuyorsa, şüpheli hakkında iddianame düzenlenecektir. İddianamenin hazırlanması için olayın maddi veya hukuki yönden tam bir netliğe ulaşması, ortaya çıkan şüphenin tam olarak yenilmesi koşulu aranmadığından, şüpheden sanık yararlanır ilkesi soruşturma aşamasında soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısı tarafından uygulanmayacaktır.
Konuya İlişkin Yargıtay’ın Görüşü ve Verdiği Kararlar Nelerdir?
Yargıtay verdiği kararlarda bu temel hukuk ilkesinin uygulanmasında son derece titizlikle davranmakta ve suçluluğun kesin olarak ortaya konması gerektiğini aksi durumda şüpheden sanığın yararlanacağını belirtmektedir. Ceza Genel Kurulu 2012/6-1309 Esas, 2013/258 Karar sayılı kararında bu ilkeye yer vererek görüşünü açıklamıştır.
“Ceza muhakemesinin en önemli ilkelerinden biri olan ve Latince “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “ şüpheden sanık yararlanır” ilkesi uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel şartı, suçun şüpheye yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, bir suçun gerçekten işlenip işlenmediği veya işlenmiş ise gerçekleştirilme biçimi konusunda şüphe belirmesi halinde uygulanacağı gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, yargılama sürecinde toplanan delillerin bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan ihtimali kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir şüphe ve başka türlü bir oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır.”
Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca sanık hakkında mahkûmiyet hükmü bir ihtimale dayanarak değil bir kesinliğe dayanarak verilebileceğinden Şüpheden Sanık Yararlanır ilkesi hukukumuzda son derece önem arz eden bir ilke olarak yer almaktadır. Anlaşıldığı üzere usule ve yasaya uygun bir ceza yargılamasının yolu şüpheden sanık yaralanır ilkesinin gözetilmesinden ve uygulanmasından geçer.
Av. Miraç Dilara DELİASLAN & Av. Ahmet EKİN