Cinsel Saldırı Suçu (TCK m. 102)
Cinsel Saldırı Suçu (TCK m.102)
Türk Ceza Kanununda cinsel saldırı suçu, kanunun “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı ikinci kısmının “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar” başlıklı bölümünde 102. maddede düzenlenmiştir.
Maddenin ilk fıkrasında suçun temel hâline yer verilmiştir. Suçun temel hâlinin söz konusu olabilmesi için cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığının ihlal edilmesi durumu düzenlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrası vücuda organ veya sair bir cismin sokulmasını suçun temel hâline göre ceza artırımını gerekli kılan nitelikli bir hal olarak düzenlemiştir. Maddenin üçüncü fıkrasında ise suçun diğer nitelikli hâllerine yer verilmiştir. Maddenin dördüncü ve beşinci fıkraları suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerini düzenlemiştir.
Cinsel saldırı suçla korunan hukuki değer kişinin cinsel özgürlüğü ve cinsel dokunulmazlığıdır. 102. Maddenin 4 ve 5. fıkralarında düzenlenen suçun neticesi sebebiyle ağırlaşan halleri bakımından ise kişinin cinsel dokunulmazlığının yanı sıra vücut bütünlüğü ve yaşam hakları korunmaktadır.
Cinsel saldırı Madde 102- (1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır. (3) Suçun; a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, b) Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından, d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte, e) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle, işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır. (4) Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. (5) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur. |
I. Suçun Unsurları
1. Maddi Unsurlar
a. Fiil
Cinsel saldırı suçunun temel şeklini düzenleyen Türk Ceza Kanununun 102. Maddesinin 1. Fıkrasına göre cezalandırılacak fiil; “cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığının ihlal edilmesi” dir. Yani bu fiil bakımından önemli olan “cinsel davranış” kavramıyla ne anlatılmak istenildiğidir. Bu hususta madde metninde açıklama yapılmamışsa da madde gerekçesinde cinsel davranıştan anlaşılması gerekenin “cinsel arzuları tatmin etme amacı ile gerçekleştirilen eylemler” olduğu ifade edilmiştir. Burada açıkça görüleceği üzere kanun metninde yer almayan cinsel arzuları tatmin amacına gerekçede yer verilmiştir. Bu durum kanunilik ilkesine aykırı olup bu suç bakımından herhangi bir saik aranmamaktadır.
Kişinin vücut dokunulmazlığının ihlal edilmesi durumunda failin davranışının cinsel bir davranış olup olmadığı her somut olayın özelliğine göre; faille mağdur arasındaki ilişkiye, temasın yapıldığı vücut bölümüne, eylemin yapıldığı yere göre değerlendirilmelidir.
Kanun cinsel saldırı suçundan söz edilebilmesi için mağdurun vücuduna temas bulunması zorunludur. Bu temasın vücudun hangi bölgesine yapıldığının önemi bulunmamaktadır. Mağdurun kalçasına veya göğüslerine bir temas olabileceği gibi objektif olarak cinsel davranış olarak kabul edilebilecek olmak kaydıyla mağdurun vücudunun başka bölgelerine de temasta bulunulması suç sayılabilir.
Failin cinsel davranışları mağdurun vücut dokunulmazlığını ihlal etmiyorsa bu durumda kanunun 102. Maddesinde düzenlenen cinsel saldırı suçundan değil de 105. Maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçundan bahsedilebilecektir.
Suçu oluşturan fiilin bizzat fail tarafından gerçekleştirilmesi aranmamaktadır. Dolaylı faillik yoluyla da bu fiilin gerçekleştirilmesi mümkündür.
Mağdurun vücudu üzerinde gerçekleştirilen cinsel davranışların bu
ani, ve kesintili şekilde meydana gelmesi durumunda ise daha az cezayı gerektiren nitelikli hal olarak düzenlenen suçun sarkıntılık seviyesinde kalması gündeme gelecektir.
Mağdurun eyleme yönelik gösterdiği rıza mevcutsa bu durumda cinsel saldırı suçundan söz edilemeyecektir. Ancak rızanın cebir, tehdit, hile gibi yollarla elde edilmemiş olması rızanın kişinin hür iradesine dayanması gerekmektedir. Ayrıca kişi bazı durumlarda failin eylemine başta razıyken sonradan gerçekleşen eylemlere razı olmayabilir. Bu durumda önceden rıza verilmişse de sonradan gerçekleştirilen fiiller nedeniyle eylemler suç teşkil edecektir.
b. Fail
Cinsel saldırı suçunun faili, kanun maddesinde yer alan fiilleri gerçekleştiren kişidir. Cinsel saldırı suçunun faili herkes olabilir. Suç yalnızca gerçek kişi tarafından işlenebilecek olup tüzel kişiler cinsel saldırı suçunun faili olamazlar.
Suçun faili erkek olabileceği gibi eşcinsel veya kadın da olabilir. Kanunda failin cinsiyeti yönünden herhangi bir sınırlandırma getirilmemiştir. Yani bu suç tipini bir kadın başka bir kadına karşı işleyebileceği gibi bir erkek de başka bir erkeğe karşı işleyebilir.
Cinsel saldırı suçunda, fail yetişkin olabileceği gibi çocuk da olabilir. Failin çocuk olmasının suçun oluşumu bakımından yetişkin olmasından farkı bulunmamaktadır.
Bu suç tipinin eşler arasında işlenmesi de mümkündür. Her ne kadar Türk Ceza Kanunu 102/2 maddesinde düzenlenen ve vücuda organ veya sair cisim sokulması şeklinde işlenebilen nitelikli hal kapsamında eşler arasında işlenebileceğini düzenlemişse de temel halin de eşler arasında işlenebilmesi doktrindeki hakim görüşe göre mümkündür.
Cinsel saldırı suçunun özgü suçlardan olmaması sebebiyle failinin herkes olabileceği söylenebilecekse de failin belli sıfattaki kişiler tarafından gerçekleştirilmesi özgü suç olarak nitelikli haller kapsamında düzenlenmiştir.
c. Mağdur
Cinsel saldırı suçunun mağduru ancak canlı bir gerçek kişi olabilmektedir. Ölü kişiye karşı cinsel davranışların gerçekleştirilmesi bu madde kapsamında değerlendirilemeyecek olup Türk Ceza Kanununun 130. Maddesinde düzenlenen kişinin hatırasına hakaret suçu oluşabilecektir.
Mağdurun cinsiyeti hakkında kanunda herhangi bir sınırlama bulunmamaktadır. Bu durumda mağdur kadın, erkek, eşcinsel olabilir. Ancak ülkemizde genel olarak bu suç tipinin mağduru kadınlar olmaktadır.
Cinsel saldırı suçunun faili bakımından yaşın önemli olmadığını yukarıda belirtmiştik. Ancak mağdur bakımından yaş önem arz etmektedir. Mağdurun 18 yaşından küçük olması durumunda cinsel saldırı suçu değil somut olayın niteliklerine göre çocukların cinsel istismarı suçu veya reşit olmayanlar cinsel ilişki suçu değerlendirilebilecektir. Anlaşılacağı üzere mağdurun yaşı suçun niteliğinin tespiti bakımından çok önemli olup yaş konusunda mağdurun beyanının yanında nüfus kayıt örneğinin de incelenmesi gerekmektedir.
d. Suçun Konusu
Cinsel saldırı suçu bakımından suçun konusu üzerinde cinsel davranışların gerçekleştirildiği kişinin vücududur.
e. Netice
Cinsel saldırı suçunda herhangi bir neticenin ortaya çıkması aranmamaktadır. Yani cinsel saldırı suçu sırf hareket suçu kategorisinde değerlendirilmektedir. Bu nedenle suçun oluşması için failin cinsel arzularının tatmini gibi sonuçlar aranmaz.
Maddenin 4. Ve 5. Fıkrasında düzenlenen neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerde mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümüne neden olunması gibi neticeler arandığından bu iki fıkrada düzenlenen haller neticeli suçlardandır.
f. İlliyet Bağı
Cinsel saldırı suçu sırf hareket suçu olduğundan nedensellik bağı bakımından bir önem arz etmez. Ancak maddenin 4 ve 5. Fıkraları netice aradığından bu fiiller bakımından fiille netice arasında illiyet bağı aranmaktadır.
g. Suçun Nitelikli Halleri
- Eylemin Sarkıntılık Aşamasında Kalan ve Bu Nedenle Daha Az Cezalandırılmasını Gerektiren Nitelikli Hâli
Sarkıntılık kelimesiyle anlatılmak istenen fiziksel temas bulunması ve bu temasın cinsel davranışlarla gerçekleştirilmesine karşın; temasın suçun temel halindeki boyuta ulaşmamasıdır. Gerçekleştirilen davranışlar genellikle ani ve kesintilidir. Sarkıntılık fiilinde her ne kadar temas suçun temel halindeki boyuta ulaşamayacaksa da cinsel davranışlarla gerçekleştirilen temasın bulunması zorunludur. Yargıtay 14. Ceza Dairesi de 2016/635 Esas, 2019/7882 Karar sayılı kararında “canım” diyerek müştekinin elinin tutan failin filini ani ve süreklilik arz etmemesi sebebiyle sarkıntılık düzeyinde cinsel saldırı olarak nitelendirmiştir.
YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ 2016/635 Esas, 2019/7882 Karar, 06.03.2019 Tarih. sanığın “canım” diyerek müştekinin elini tutması şeklindeki eyleminin ani ve kesintili şekilde gerçekleşip, süreklilik arz etmemesi nedeniyle sarkıntılık düzeyinde kaldığının anlaşılması karşısında, …. Bozmayı gerektirdiğinden, sanık müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, |
- Eylemin Vücuda Organ veya Sair Bir Cismi Sokma Aşamasına Varan ve Bu Nedenle Daha Ağır Cezalandırılmasını Gerektiren Nitelikli Hâli
Bu nitelikli halin gerçekleşmesi için cinsel davranış niteliğindeki fiilin vücuda organ veya sair cisim sokulması suretiyle gerçekleşmesi gerekmektedir. Madde gerekçesinde bu fiilin vücudun girilme özelliğini haiz vajinal, anal veya orak yoldan gerçekleştirilebileceği açıklanmıştır. Suçun nitelikli halinden söz edilebilmesi için vücuda organ veya sair cisim girmesi yeterli olup ne kadar girdiğinin önemi yoktur. Yani organ veya sair ciism kısmen girmişse de nitelikli hal oluşur.
- Suçun Beden veya Ruh Bakımından Kendisini Savunamayacak Durumda Bulunan Kişiye Karşı İşlenmesi
Bu nitelikli halin varlığının kabul edilebilmesi için gerçekleştirilen fiilin mağdurun suça karşı koyabilme ihtimalini ortadan kaldırabilmesi gerekmektedir. Maddede belirtilen bedenen kendini savunamamadan anlaşılması gereken kişinin kendisine karşı gerçekleştirilen cinsel davranışlara fiziken karşı koyamamasıdır. Bu hale örnek olarak kişinin büyük yaşta olması, hastalığı sebebiyle hareket edememesi verilebilir. Ruhen kendini savunamayacak durumda olma kavramından anlaşılması gereken ise kişinin akıl hastalığı, baygınlık, uyku halinde bulunma gibi sebeplerle failin cinsel davranışlarına karşı koyamamasıdır.
YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ 2018/8536 Esas, 2019/8250 Karar, 14.03.2019 Tarih. Olayın intikal şekli ve zamanı, mağdurenin aşamalardaki samimi anlatımları ile bu beyanları teyit eden tanık ……’nun ifadeleri ve tüm dosya içeriği nazara alındığında, mağdure ile tanık……’nun, İstanbul’dan Bursa’ya gelip olaydan iki gün önce sanıkların da çalıştıkları gazinoda çalışmaya başladıkları, olay gecesi geç saatlerde gazinonun kapanmasını müteakip sabah hep birlikte hakkında müsnet suçlardan verilen beraat hükümleri onanan ……’nun evine gittikleri, ……’nun evden ayrılmasından sonra mağdure ile tanık……’nun, sanıklarla birlikte alkol aldıkları sırada sanık …’in alkolün etkisi altında bulunan mağdureyi başka bir odaya götürüp rızası hilafına zorla nitelikli cinsel saldırıda bulunduğu, bu esnada diğer sanık …’un ise tanık……’nun, mağdurenin götürüldüğü odaya gitmesine izin vermeyerek Nurettin’in işlediği suçun icrasını kolaylaştırmak suretiyle eylemine yardım eden sıfatıyla iştirak ettiği anlaşıldığından, sanıkların atılı suçlardan mahkûmiyetleri yerine oluşa uygun düşmeyen yazılı gerekçelerle beraatlerine karar verilmesi, bozulmayı gerektirmiştir. |
- Suçun Kamu Görevinin, Vesayet veya Hizmet İlişkisinin Sağladığı Nüfuz Kötüye Kullanılmak Suretiyle İşlenmesi
Türk Ceza Kanununun 6. Maddesinin 1. Fıkrasının c bendine göre kamu görevlisi; “kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi,” olarak tanımlanmıştır. Buna göre bu tanım kapsamındaki kişilerin kamu gücünü kötüye kullanarak mağdur üzerinde cinsel davranışlarda bulunması halinde söz konusu nitelikli hal oluşur.
Bu nitelikli hal kapsamındaki ikinci durum ise vesayet ilişkisinin bulunmasıdır. Bu hususta vesayet ilişkisine dayanarak cinsel davranışları vasi veya kayyımın gerçekleştirmesi halinde cinsel saldırı suçunun nitelikli hali vücut bulur.
Nitelikli hal kapsamındaki üçüncü durum ise fail ile mağdur arasında bulunan hizmet sözleşmesini kötüye kullanarak failin cinsel davranışlarda bulunmasıdır.
- Suçun Üçüncü Derece Dâhil Kan veya Kayın Hısımlığı İlişkisi İçinde Bulunan Bir Kişiye Karşı ya da Üvey Baba, Üvey Ana, Üvey Kardeş, Evlat Edinen veya Evlatlık Tarafından İşlenmesi
Bu nitelikli hal kapsamında sayılan kişilerin cinsel davranışı gerçekleştirmesi halinde nitelikli hal vücut bulacaktır. Ancak burada dikkate edilmesi gereken husus Türk Ceza Kanunu ile Türk Medeni Kanununun çelişir gözükmesidir. Türk Medeni Kanunu evlilik ilişkisinin sona ermesiyle kayın hısımlığının sona ermeyeceğini düzenlemişse de bu nitelikli hal bakımından boşanmadan sonra kayın hısımlığının varlığı kabul edilemeyecektir.
- Suçun Silahla veya Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenmesi Suçun İnsanların Toplu Olarak Bir Arada Yaşama Zorunluluğunda Bulunduğu Ortamların Sağladığı Kolaylıktan Faydalanmak Suretiyle İşlenmesi
Bu nitelikli hal kapsamında üç farklı durum düzenlenmiştir.
Türk Ceza Kanununun 6. Maddesinin 1. Fıkrasının f bendine göre silah deyiminden ; “1. Ateşli silahlar, 2. Patlayıcı maddeler, 3. Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet, 4. Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler, 5. Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler” anlaşılması gerektiğini ortaya koymuştur. Bu bent uyarınca cezada artırım yoluna gidilebilmesi için failin silahının bulunması yeterli olmayıp bu silahı kullanmış olması aranmaktadır.
Bu kapsamda sayılan birden fazla kişi tarafından suçun işlenmesi durumunda en az iki kişinin beraber suçu işlemesi aranmaktadır.
Son hal olan insanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğu bulunan alanlarda bu alanların sağladığı kolaylıkla suçun işlenmesi düzenlenmiştir. Bu yerlere örnek olarak hastane ve yurtlar örnek verilebilir.
2. Manevi Unsurlar
Cinsel saldırı suçu ancak kasten işlenebilmektedir. Ancak suçun doğrudan kastla işlenebilmesinin yanında olası kastla da işlenebilmesi mümkündür.
Bir suçun taksirle işlenebileceğine dair kanunda hüküm bulunmaması durumunda suç taksirle işlenemeyecektir. Bu sebeple cinsel saldırı suçunun taksirle işlenmesi mümkün değildir.
3. Hukuka Aykırılık Unsuru
Bir davranışa hukuken geçerli bir rıza verilmesi sonucu davranış hukuka uygun hale gelebilmektedir. Ancak bu rızanın geçerli olması için üzerinde tasarruf edilebilir bir konu bulunması ve kişinin rıza vermeye ehil olması gerekmektedir. Cinsel saldırı suçunda korunan hukuki değer kişilerin cinsel dokunulmazlıkları olup üzerinde tasarruf edilebilir niteliktedir. Bu nedenle rıza göstermeye ehil kişi tarafından gösterilen rıza fiili hukuka uygun kılacaktır.
Cinsel saldırı suçu bakımından meşru müdafaa ve zorunluluk hallerinin hukuka uygunluk hali olarak kabul görmesi ise mümkün değildir.
II. Cinsel Saldırı Suçunun Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Halleri
Türk Ceza Kanununun 102. Maddesinin 4. Ve 5. Fıkrasında cinsel saldırı suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleri düzenlenmiştir. Bu durumlar;
- Suçun İşlenebilmesi İçin Uygulanan Cebir ve Şiddetin Kasten Yaralama Suçunun Ağır Neticelerine Neden Olması Hâli
Failin, mağdurun rızası hilafına cinsel saldırı niteliğindeki fiili gerçekleştirebilmesi için gerekli muhtemel zorlama suç kapsamında kabul edilmiştir. Ancak bu zorlamanın sınırı madde metninde kasten yaralama suçunun ağır neticeleriyle sınırlı tutulmuştur. Bu sınırı aşan fiiller bakımından kişinin ayrıca kasten yaralama suçundan cezalandırılması gerekmektedir.
- Suç Sonucu Mağdurun Bitkisel Hayata Girmesi veya Ölmesi Hâli
Cinsel saldırı suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hali olan bu durumda fail cinsel saldırı suçunu bilerek ve isteyerek işlerken sonucunda mağdurun ölmesi veya bitkisel hayata girmesi gerekmektedir. Failin neticeden sorumlu tutulabilmesi için betice bakımından en azından taksirle hareket etmesi aranmaktadır. Ayrıca failin fiili netice arasında illiyet bağı bulunmalıdır.
III. Suçun Özel Görünüş Biçimleri
1. Teşebbüs
İcra hareketlerinin kısımlara bölünebildiği hallerde suça teşebbüs mümkündür. Birinci fıkrada yer alan suçun temel hali ve sarkıntılık düzeyinde kalması hallerinde eylemin yapılmasıyla suç tamamlanır. Bu durumda eylem tamamlanamamışsa suç teşebbüs aşamasında kalabilecektir.
2. İştirak
Cinsel saldırına iştirak hususunda genel hükümler uygulama alanı bulmakta olup ayrı bir düzenlemeye kanunda yer verilmemiştir.
3. İçtima
Cinsel saldırı suçu içinde cebir ve tehdidi barındırması sebebiyle bileşik suç niteliğindedir. Bu nedenle bu suçu işleyen kişiler cebir ve tehdit suçun unsuru olduğundan ayrıca bu suçlardan cezalandırılmayacaklardır.
Cinsel saldırı suçlarında zincirleme suç hükümleri uygulanabilmektedir.
IV. Soruşturma, Kovuşturma Usulü ve Yaptırım
Cinsel saldırı suçunun temel şekli ve sarkıntılık hali kanunun 102. Maddesinin ilk fıkrasında düzenlenmiş olup bu eylemlerin soruşturması şikayete tabidir.
Cinsel saldırı suçunda eylemin sarkıntılık seviyesinde kalması halinde 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası uygulanmaktadır. Fiilin sarkıntılık seviyesini aştığı temel hal bakımından ise kanun 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasının uygulanabileceğini öngörmüştür.
Suç konusu eylem mağdurun vücuduna organ veya cisim sokma boyutuna ulaşmışsa bu durumda verilecek ceza 12 yıldan az olamayacaktır. Maddenin 3. Fıkrasında yer alan nitelikli hallerin oluşması halinde ise failin cezası yarı oranda artırılmalıdır.
Cinsel saldırı suçu işlenirken cebir ve şiddetle kişinin kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerine sebebiyet verilirse bu durumda fail hakkında ayrıca kasten yaralama suçundan ceza uygulanacaktır. Yine aynı şekilde kişinin ölümüne sebebiyet verildiyse bu durumda fail ağırlaşmış müebbet kapsamında sorumlu tutulacaktır.
Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Ezgi YÜCEL