Ceza Muhakemesinde Sanık Sıfatı
Sanık suç işlediği sanılan kimsedir. Ceza yargılamasının konusunu oluşturan, bir başka ifadeyle yargılama mekanizmasının işletilmesine sebebiyet veren kişidir.
Sanıklık, kişi hakkında kamu davasının açılması ile başlar. Hükmün kesinleşmesi ile son bulur. Sanıklığın sona ermesi, ölüm, genel af, dava zamanaşımı gibi sebeplerle de mümkündür.
Sanığın İfadesi ve Sorgu
İfade ve sorgu suç işlediği iddia edilen kişi bakımından bir yükümlülüktür. Savunma ise kendisine tanınan bir haktır.
Ceza Muhakemesi Kanunu madde 2’de tanımlar başlığında ifade, “Şüphelinin kolluk veya Cumhuriyet Savcısının önünde soruşturma konusu suçla ilgili olarak beyanlarının alınması” olarak ifade edilmiştir. Sorgu ise; “Şüpheli veya sanığın hâkim veya mahkeme tarafından soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesidir.”
İfade Alma ve Sorguda Usul
CMK madde 145’e göre ifadesi alınacak veya sorgusu yapılacak kişi davetiye ile çağrılır. Çağrı kâğıdında neden çağrıldığı belirtilir.
Gelmediği takdirde zorla getirileceği ihtar edilir. İsnadın bildirilmesi şüpheli veya sanık için bir hak iken, çağıran makam için bir yükümlülüktür. Ayrıca müdafiden yararlanma hakkının olduğu, müdafisi yoksa kendisine müdafi istenebileceği veya susma hakkına sahip olduğu kendisine açıklanır (CMK m. 147).
İfade Alma ve Sorguda Yasak Usuller
Ceza Muhakemesi Kanunu madde 148’e göre; “Şüphelinin ve sanığın beyanı özgür iradesine dayanmalıdır. Bunu engelleyici nitelikte kötü davranma, işkence, ilâç verme, yorma, aldatma, cebir veya tehditte bulunma, bazı araçları kullanma gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler yapılamaz.”
Kötü Davranma: Yaralama suçunun oluşumuna yol açmayacak nitelikte birtakım muamelelerde bulunulmasıdır.
İlaç Verme: Kişiye ifade veya sorgu esnasında, rızası dışında beyanlarda bulunmasına sebep olacak birtakım ilaçlar verilmesi yasaktır.
Yorma: Bu kavram ile kastedilmek istenen kişinin, bedensel ve zihinsel olarak yorarak özgür iradesiyle beyanda bulunmasının önüne geçip irade fesadıyla şüpheli veya sanıktan beyan almaktır.
Aldatma: Aldatma olaya ilişkin aldatma ve hukuka ilişkin aldatma şeklinde ikiye ayrılır. Olaya ilişkin aldatma, kişiye yaşanan olayı yanlış şekilde anlatarak ondan birtakım beyanlar almaya çalışmaktır. Örneğin suç ortakların konuştu sen de konuş şekilde aldatılması. Hukuka ilişkin aldatma ise yaşanan olayın hukuki boyutuna ilişkin aldatmadır. Örneğin konuşursan ceza almayacaksın veya bu suçun zaten cezası yok. Konuşabilirsin şeklinde beyan alınması hukuka aykırıdır.
İşkence: İşkenceyi oluşturan fiiller TCK’ye göre başlı başına suçtur. Sorgu ve ifadede şüpheli veya sanıktan zorla ikrar veya bilgi almak için kendisine karşı kanunda sayılan fiillerin işlenmesi halinde bu hem suç olacak hem de alınan bilgi ve belgeler hukuka aykırı olacaktır.
CMK madde 148/2’ye göre şüpheli veya sanığa “kanuna aykırı bir yarar vaat edilemez.” Yani sorgu veya ifadeyi alan görevliler kişiye ellerinde olmayan veya vaat etmeleri hukuka aykırı olan vaatlerde bulunamazlar. Örneğin, Cumhuriyet Savcısı, şüpheliye konuşursan seni affederim. Benim af yetkim var derse bu hukuka aykırı vaat olur.
CMK madde 148/3’e göre; “Yasak usullerle elde edilen ifadeler rıza ile verilmiş olsa da delil olarak değerlendirilemez.” Bu fıkra “Zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir.” anlayışından kaynaklanmaktadır.
Maddenin 4. fıkrasında müdafi olmadan alınan ifadenin hükmü düzenlenmiştir. Bu fıkraya göre; “Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz.” Bu durumda ilk ifadede müdafi var ise verilen ifade inkâr edilemez.
Maddenin 5. Fıkrasında ise yerine bir düzenleme mevcuttur. Bu fıkrada hukuka aykırı olarak alınan ifadenin geçersiz olması sebebiyle yeniden ifade alma yöntemi düzenlenmiştir. Buna göre; “Şüphelinin aynı olayla ilgili olarak yeniden ifadesinin alınması ihtiyacı ortaya çıktığında, bu işlem ancak Cumhuriyet savcısı tarafından yapılabilir.”
Sanığın Hak ve Yükümlülükleri
Sanığın en temel hakkı, savunma yapmaktır. Sanığa tanınan tüm haklar savunma hakkı altında toplanabilir. Hazır olma hakkı, serbestçe söz alma hakkı, isnadı öğrenme hakkı, delilleri ileri sürme hakkı. Bunların tamamı savunma hakkının alt başlıklarıdır.
Sanığın en temel yükümlülüğü ise, boyun eğme mecburiyetidir. Sanık kendisi hakkında yapılan işlemlere katlanma mecburiyeti altındadır.
Yakalandığında teslim olmalı, müsadere kararı alındığında mallarını teslim etmeli, ifade ve sorguya çağrıldığında gitmelidir. Buna ek olarak sanığın kimliği hakkında doğru bilgi verme mecburiyeti vardır.
Sanığın Susma Hakkı
Sanıktan delile ulaşma sisteminin hâkim olduğu zamanlarda sanıktan ikrar elde edebilmek için her türlü baskı ve zorlamaya başvurulurdu. Modern dönemde ise sanığa susma hakkı tanınmıştır.
Bu hakla birlikte şüpheli veya sanık kimliğine ilişkin bilgiler hariç olmak üzere diğer konularda susma hakkını kullanabilir. Sanığın susması onun suçlu olduğunu göstermez.
Sanığın Somut Delillerin Toplanmasını İsteme Hakkı
CMK m. 147/1-f’ye göre, şüpheli veya sanığa, şüpheden kurtulması için somut deliller toplanmasını talep edebileceği ve lehine olan hususları ileri sürebileceği hakkında bilgi verilir.
Örneğin, karakola getirilen bir suç şüphelisi, suçun işlendiği anda yurt dışında olduğunu kanıtlamak için evden pasaportunun getirilmesini istediğinde lehine olan delillerin toplanmasını isteme hakkını kullanmış olur.
Şüphelinin bir diğer hakkı da yakınlarına haber verme hakkıdır. Şüpheli veya sanığın bizzat yakınını arayıp haber vermesine izin verilmez. Kolluk, haber verilmesini istediği kişilere gerekli haberi ulaştırır.
Ceza Avukatı, tarafların hak kayıplarının önüne geçilebilmesi amacıyla gerek soruşturma gerekse de kovuşturma aşamasında büyük önem taşımaktadır. Herhangi bir ceza yargılamasının tarafı olmanız halinde Ekin Hukuk Bürosu ile iletişime geçerek ceza hukuku alanında tecrübeli avukatlarımızdan hukuki destek alabilirsiniz.
Av. Ahmet EKİN & Stj. Av. Muzaffer TAŞ